tag:blogger.com,1999:blog-68693978180281835332024-03-13T19:29:24.996+02:00Kadın ve Yaşam IlişkisiKadınlar hakkında yaşamı kolaylaştıracak ve güzelleştirecek konular yayınlanır.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comBlogger65125tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-27441118974043657042011-10-16T19:57:00.000+03:002011-10-16T19:57:45.814+03:0028 HARFTE ÇOCUK EĞİTİMİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://a2.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/s320x320/297827_10150341390712885_219592922884_8183459_746149105_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="201" width="300" src="http://a2.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/s320x320/297827_10150341390712885_219592922884_8183459_746149105_n.jpg" /></a></div>
ÇOCUĞUNUZA;
A- AKIL VERMEYİN
B- BAŞKALARINA BENZEMESİNİ BEKLEMEYİN
C- CİDDİYE ALIN
Ç- ÇİMLERE BASMASINI SAĞLAYIN
D- DENEMESİNE İZİN VERİN
E- EMPATİ KURUN
F- FİKRİNİ SORUN
G- GURUR DUYDUĞUNUZU SÖYLEYİN
H- HAYALLERİNİ SORUN
I- ISRARCI OLMAYIN
İ- İNATLAŞMAYIN
J- JEST YAPIN
K- KUCAKLAYIN
L- "LÜTFEN"Lİ KONUŞUN
M- MODEL OLUN
N- NE İSTEDİĞİNİ SORUN
O- OYUN OYNAYIN
Ö- ÖZÜR DİLEYİN
P- PAYLAŞIN
R- RİCA EDİN
S- SORUMLULUK VERİN
Ş- ŞANS VERİN
T- TUTARLI OLUN
U- UTANDIRMAYIN
Ü- ÜZÜNTÜLERİNİ PAYLAŞIN
V- VAKİT AYIRIN
Y- YÜREKLENDİRİN
Z- ZEVKLERİNİ ÖĞRENİNkiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-47879853097685913612010-09-14T22:22:00.001+03:002010-09-14T22:29:16.332+03:00Ayva TatlısıBugün de sizlere ayva tatlısının tarifini vereceğiz. Tarifi veriken uygulanabilirlik, pratiklik ve anlaşışılırlık hususlarına çok dikkat ettik. Herkesin anlayabileceği ve yapabileceği bir tarif. Kolay gelsin.<br />Malzemeler:<br />*Bir paket kaymak<br />*İki çorba kaşığı nişasta<br />*Bir buçuk su bardağı toz şeker<br />*Beş tane karanfil<br />*İki tane ayva<br />*Bir kase vişne kompostosu<br />ayva tatlısı<br /><br />ayva tatlısı<br /><br />Hazırlanışı:<br />Elinizdeki iki ayvayı da ortadan ikiye bölünüz daha sonra çekirdeklerini alınız ve kabuklarını da güzelce soyunuz. Ayvalara şekerle karanfil ekleyiniz buna suyu da katarak pişmeye bırakın. Pişirdiğiniz ayvaları servis tabağına alın. Vişne kompostosunu nişasta ile bağlayarak pişirin. Ayvaların üzerine paylaştırın. Soğumasından sonra kaymak ile kendi zevkinize göre istediğiniz gibi süsleyin. Afiyet olsun.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-19604892000608514552010-09-14T22:13:00.003+03:002010-09-14T22:20:56.076+03:00Cilt Catlakları ve Tedavisi<p style="font-family:arial;"><span style="color: rgb(255, 0, 0);"><strong>Cilt Çatlakları Neden Oluşur?</strong></span></p> <p style="font-family:arial;">Cildinizin hızlı bir şekilde aşırı derecede gerilmesiyle derinizdeki elastik dokular kırılır ve ortaya cilt çatlakları dediğimiz görüntü meydana gelir. Başlangıç aşamasında kırmızı veya mor rengi andıran ve ilerleyen zaman içersinde sedefli beyaz renge dönüşür.</p> <p style="font-family:arial;"><span style="color: rgb(255, 0, 0);"><strong>Cilt Çatlakları En Çok Kimlerde Görülür?</strong></span></p> <p style="font-family:arial;">Cilt çatlaklarının kalıtımla baglantilir. Zayıf dokulara sahip insanlar hızlı kilo alıp verme durumlarında daha çok<span style="text-decoration: underline;"> </span><span style="text-decoration: underline;"></span> çatlakları yaşarlar. Özellikle bacaklar, karın bölgesi, kalçalar, göğüsler ve belin arka kısmında görülür. Ayrıca ten renginin de cilt çatlaklarında belirleyici bir ayrıntıdır zira, beyaz tenli kişilerde esmer tenli kişilere göre daha çok cilt çatlağı oluşur.</p> <p style="font-family:arial;"><span style="color: rgb(255, 0, 0);"><strong>Ciltteki Çatlaklarından Korunmak İçin Ne Yapmak Gerekir?</strong></span></p> <div id="attachment_20674" class="wp-caption alignleft" style="width: 277px; font-family: arial;"><img class="size-full wp-image-20674" title="cilt çatlakları" src="http://www.kadinlarsitesi.com/wp-content/uploads/01//2010/06/cilt-catlaklari.gif" alt="" height="207" width="267" /><p class="wp-caption-text">Ciltteki catlaklar<br /></p></div> <p face="arial">Cildinizde çatlaklar görmek istemiyorsanız bacak, karın, göğüs ve belinizin arka kısımlarını esnetecek bir takım kremler, losyonlar, yağlar kullanmalısınız. Düzenli olarak yapacağınız ya da yaptıracağınız masajlar, kan dolaşımını hızlandırdığı için çatların oluşumu engelleyecektir. Ani kilo alma riskine asla girmeyin. Bol su tüketin ve <span style="text-decoration: underline;">saglıklı</span> beslenin. A, E ve C vitaminleri içeren besinlere menünüzde öncelik verin. Spor yapın.<br /></p> <p style="font-family: arial;"><span style="color: rgb(255, 0, 0);"><strong>Cilt Çatlakları Tedavi Edilir mi?</strong></span></p> <p style="font-family: arial;">Cilt çatlarını tamamen yok etmek için geliştirilmiş herhangi bir tedavi yöntemi henüz yoktur. Ancak başlangıç aşamasında uygulanacak bazı kremler veya lazer, karboksiterapi tedavi yöntemleri ile çatlakların gelişimi durdurulabilir bazen de gözle görülmeyecek kadar yok edilebilir. Lazer ile uygulanan cilt çatlakları tedavisinde ortalama 4 seans sonrasında çatların renklerinin yüzde 80 oranlarında açıldığını ve dikkatli bakmadığınız sürece görünmediğini fark edebilirsiniz. Ancak cilt çatlakları artık beyaz rengini almış ve uzun bir süredir de bedende yerini almış ise şuanda bu tür çatlakları tamamen yok eden herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Karboksiterapi yöntemi ise biraz daha uzun zamanda olumlu sonuçlar verir. Ortalama 8 seans sonrası cilt çatlarınızın yüzde 80’ ne yakın renginin açıldığını ve gözle görülür oranın azaldığını fark edersiniz.</p><p style="font-family: arial;">Saglikli bir yasam icin.....<br /></p>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-30566390336590532612009-03-20T04:24:00.002+02:002009-03-20T04:25:33.580+02:00Adet (Menstruel) HijyeniAdet kanaması ortalama 13 yaşından menapoza kadar her kadının yaşadığı doğal bir olaydır.Gebe kalamayan kadın rahminin içindeki doku(endometrium) her ay dökülerek yenilenir.<br />Bu dökülme sırasında açılan damarlardan kan, ölü hücreler ve endometriumdan salınan bazı maddeler kanla birlikte, pıhtısız koyu renk ve kıvamda bir karışım olarak vajinadan dışarı atılır. Bu görünümden ve özel kokusundan dolayı halk arasında yaygın olarak “pis” veya “kirli” kan olarak adlandırılsa da bu doğru olmayıp, adet kanı mikropsuz ve özel bir kandır.<br /><br />Genel olarak 3-5 gün sürerse de 1 ila 8 gün sürmesi normal olarak kabul edilir.Ortalama miktarı 30 ml (yarım çay bardağı ) kadar olmakla beraber damlama tarzında kanamadan 80 ml’ye (bir çay bardağından biraz fazla) kadar varan miktarlarda olabilir.<br /><br />Adet dönemi ile ilgili bilgiler genel olarak bir önceki kuşaktan edinilmektedir. Son derece sıradan bir biyolojik olay olarak görülse de bazı kurallara uyulmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hiç doğum yapmamış bir kadın , normal menstruel kanamalarla (adet) ülkemizde ki ortalama menapoza girme yaşı 49 olarak alınırsa ömrünün 1 ila 8 yılını adet kanamalarıyla geçirmektedir.Bu hesaplama ile ortaya çıkan rakamlar adet döneminde ki uyulması gereken hijyenik (sağlık) kurallarının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Adet dönemindeki bakım ve uyulması gereken kurallar aşağıdaki gibi özetlenebilir:<br /><br />Genital (cinsel) organlara yönelik kurallar<br />-Enfeksiyon<br />-Fizik kirlilik ve koku<br />-Cinsel davranışlar<br />Psikolojik kurallar<br />Sosyal kurallar<br />* Genital bakımın en önemli kısmı kanama ve bunun sonuçlarına yönelik olmalıdır. Damar dışındaki kan mikropların üremeleri için uygun bir ortam oluşturur. Ayrıca parçalanan kan hücreleri ve özellikle adet kanıyla karışık olarak atılan ölmüş rahim içi hücreleri kötü bir koku oluştururlar.Bu yüzden adet süresince temizlik ve alınan önlemlerle kanın kokusu ve enfeksiyonlara zemin oluşturması önlenmelidir.<br /><br />Bunun için değişik evde yapılmış veya hazır hijyenik pedler,tamponlar kullanılabilir. Pedlerin içinde kanı emen bir doku bulunur.Bunun etrafında ise bez veya dayanıklı kağıt ve giysiye tutturulmak için özel ekler vardır. Pedler kanın vajina ve çevresindeki cildi tahriş etmesini ve giysileri kirletmesini önlemek için kullanılır. Vajinal tamponlar , silindir teklinde, vajina şekline uygun ucunda çıkartılmasını kolaylaştırmak üzere ipi olan, emici madde içeren nesnelerdir.<br /><br />Bakire olan bayanlarda da kullanılabileceği belirtilmekte ise de gerek ülkemizin sosyo-kültürel yapısı gereği kızlık zarına (hymen) verilen önem,gerekse kızlık zarının değişik şekillerde olabilmesi açısından dikkatli olunmalıdır. Tamponun yerleştirilmesi sırasında kızlık zarında yırtık olması mümkündür. Tampon veya pedlerin kullanımı sırasında başlıca dikkat edilmesi gereken konu temiz olmaları ve 6-8 saatte bir değiştirilmeleridir.<br /><br />Aynı ped veya tamponun uzun süreli (özellikle vaginal tampon) kullanılması vajina içinde bazı bakteriler (mikroplar) üreyerek bunların oluşturduğu toksinlerle (zehir) ciddi,hatta bazan ölümcül hastalıklar (toksik tok sendromu) bile görülebilmektedir. En azından bazı kronik iltihabi hastalıklar ve cildin tahriş olmasını önlemek için uygun aralıklarla, üretici firmanın önerilerine göre ped ve tamponlar değiştirilmelidir.Ped veya tamponların kirlenmiş olanları genellikle satılan paket içerisinde bulunan kirli ped poşetlerine konularak çöpe atılmalıdır.<br /><br />Çünkü kan yoluyla geçen bazı hastalıkların bulaşmasına neden olabilirler. Aynı tamponun uzun süre kullanılması koku ve kirliliği de önlemekte yetersiz kalır. Ancak yukarıda bahsedilen gerekçeler nedeni ile çok az adet kanaması olsa bile kadınlar pedleri kirlenmemiş olsa da uygun aralıklarla değiştirmelidirler.<br /><br />Adet döneminde cinsel ilişki kanın varlığına bağlı olarak itici olabilir. Tıbbi olarak dışarıdan içeriye dogru bir akım nedeniyle bazı mikroplarin içeri girmesi sonucu iltihabi hastalıklara da neden olabilmesi açısından az da olsa risk oluşturabilir.Ancak eşlerin her ikisi de herhangi bir enfeksiyon hastalığı taşımıyorlarsa bu olasılık çok düşüktür.<br /><br />Her şeye rağmen bu tür riskler bilinerek adet sırasında cinsel ilişki olması ( bazi kadınlarda adet öncesi ve sonrasında cinsel istekte artış olabilmektedir)bir felaket değildir.Hatta adet sırasında cinsel ilişkiden uzak durulması tıbbi olmaktan çok sosyal nedenler,tabular ve psikolojik duruma bağlıdır.Özellikle kadının adet kanaması sırasında ilişki olursa ciddi bir hastalık ortaya çıkması söz konusu değildir.<br /><br />* Adet döneminde hormonal dalgalanmaların da etkisi ile adet öncesinde başlayıp devam eden duygusal ve psikolojik değişiklikler ve bazan bozukluklar olabilir.Bazan adetlerin ağrılı, yoğun ve uzun süreli olması ayrıca tıbbi bir problem olabilir ve psikolojik sıkıntıya neden olabilir veya artırabilir.Psikolojik sorunlar yelpazesinin bir ucunda basit günlük aktivitelerdeki aksaklıklar, sinirlilik ve konsantrasyon güçlükleri, diğer ucunda ise ciddi psikiatrik yaklaşım gerektiren depresyon ve psikozlar yer alır.<br /><br />Durumun ciddiyetine göre ilaç ve psikiatrik desteğe başvurmaktan kaçınılmamalıdır. Hafif (çoğunlukla olduğu gibi) olarak geçiştirilen durumlarda aile ve iş yerindeki destek ve anlayış yeterli olacaktır. Hafif vakalarda bazı ilaç tedavileriyle günlük ve profesyonel aktivitelerdeki performans artırılabilir. Bunun için kadınlar, adet dönemlerinde kendilerini nasıl hissettiklerinin yanı sıra, çevrelerindeki insanların da onları nasıl algıladıklarını öğrenmeye çalışarak, sorunlu olduklarını düşünüyorlarsa hemen bir kadın doğum uzmanına başvurmalıdırlar.<br /><br />* Sosyal çevre ile ilişkiler kişinin psikolojik durumu ile çok yakından ilgili olduğundan adet döneminde sorunlar yaşanıyorsa ciddi konsantrasyon (tatil,eğlence,sınav,evlenme,sportif yarışmalar, hac ziyareti vb) gerektiren aktiviteler ertelenebilir. Eger bu tür sosyal aktiviteler ertelenemiyorsa kadın doğum uzmanına baş vurularak adet kanamasının geciktirilmesi veya öne alınmasi mümkündür. Yüzme ve su sporları uygun tamponlar kullanılarak yapılabilir.Sudan dolayı kirlenme genellikle söz konusu değildir.<br /><br />Özetle ömrünüzün yillarla ifade edilen bir bölümünü yanlış bilgi, tabu ve yasaklarla sağlıksız ve huzursuz geçirmeniz gereksizdir. Uygun bir danışma ile doktorunuz yıllarınızın kaybolmasını önleyebilir.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-25059321595546641522009-03-20T04:21:00.002+02:002009-03-20T04:21:34.290+02:00Gebelikte sırt ve karın ağrısıİkinci 3 aylık dönemde rahmin genişliğindeki hızlı artışı fark edebilirsiniz, rahim büyürken karın boşluğundaki diğer organlarınız normal yerlerinden biraz uzaklaşacaklardır. Böylece organları yerlerinde tutan kas ve liflerde aşırı gerilme olacaktır. Bu dönemde görülen ağrı ve yanmaların asıl nedeni rahmin ağırlık ve hacmindeki büyüme ve gebelikte artan bazı hormonlardır.<br /><br />1. sırt ağrısı<br /><br />gebelikte artan bazı hormonların (relaksin) etkisiyle bütün eklemlerde, bilhassa kalça eklemlerinde gevşeme ve ayrılmalar oluşur. bu dönemde rahim ağırlığı da çoğalır ve ağırlık merkezinin yeri değişerek zaman geçtikçe ve farkında olmadan gebenin duruş ve yürüme biçimi değişir. ağırlık merkezinin değişmesine bağlı olan farklılıkları karşılamak için yapılan duruş farklılıkları, bazı kaslara normalden daha fazla yük binmesi neticesi sırt ağrılarına sebep olur. sırt ağrısına neden olan bir başka faktör ise; karın bölgesindeki kasların hafif de olsa ayrılmasıdır.<br /><br />öneriler<br /><br />· doğru duruş egzersizlerini öğrenip, uygulayınız.<br />· bacaklarınızı otururken hafif yükseltin ve bacak bacak üzerine atmayınız.<br />· ani yakalama hareketleri yapmayınız veya kolunuzu aniden başınızın üstüne kaldırmayınız.<br />· karın kasları için yapılan egzersizler sırt ağrısının azalmasına neden olur<br />· yatarken ve dinlenirken diz ve kalçalarınız hafif bükülmüş olarak yan yatınız. karnınız ve dizlerinizin altına minderler yerleştiriniz, böylece sırt bölgesindeki kasılma ve gerilme azalacaktır.<br />· ağırlığı doğru ve dengeli kaldırın. dizler yerde iken beliniz dik olacak biçimde kalçanızı yukarı kaldırarak kalkın.<br /><br />2. karın ağrıları<br /><br />ikinci 3. aydaki karın ağrıları, genişleyen rahmin etrafındaki kasların ve liflerin gerilmesiyle oluşur. bu ağrı siz ve bebeğiniz için bir tehdit oluşturmasa da doktorunuza söylemenizde yarar vardır. karın ağrısı olan her insanda belli standart bir araştırma yapılmalıdır. ancak karın ağrısı olan bir gebede, gebeliğe özel durumlar ve hastalıklar bundan başka gözden geçirilmelidir. zira bu ağrıların sebebi yumurtalık kistleri, erken doğum tehdidi, gebeliğin rahim dışında yerleşmesi, idrar yollarında iltihap, taş vs. olabilir. daha önceden geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıklar nedeniyle de karın ağrıları meydana gelebilir. doktorunuz başka bir neden bulamadığı vakit gebeliğin fizyolojik değişikliklerine bağlı bir ağrıdan söz edilebilir ve ideal tedbirler öneri edilir.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-84646980045767290262009-03-20T04:20:00.002+02:002009-03-20T04:20:58.118+02:00Bebeğiniz ve UykuYenidoğanlar ve uyku<br /><br />Doğum olayı sona erip, sıra hastaneden eve dönmeye geldi mi, anne-babaların çoğu bebeklerinin evde nasıl uyuyacağını merak etmeye başlarlar. Şunu bilmelisiniz ki, yenidoğanlar, kendilerini rahatsız edebilecek ses ve ışık uyaranlarını etkisiz kılacak bir doğal yetiye sahiptirler. Bu yetenek, kısa sürede alışkanlığa dönüşecektir.<br /><br />Biz hekimler, bir takım basit testlerle, bebeklerin bu yeteneklerini tespit ederiz. Örneğin, uyuyan bebeğin gözlerine fenerle kuvvetli bir ışık tutulması onun bir takım hareketler yapmasına neden olur. Aynı ışığı, kısa aralıklarla bir kaç kez daha tutalım, dördüncü, beşinci seferde artık bebeğin ışığa hiç tepki göstermeyip mışıl mışıl uyuduğunu görürüz. Benzer test, bir minik çan kullanılarak bebeğin sese tepkisi sırasında da yapılabilir. Örnekteki bebek, uykusunu koruyacak bir takım doğal yollar geliştirmiştir.<br /><br />Oysa kimi bebeklerin sinir sistemleri, muhtemelen doğum stresinin de etkisiyle henüz bu yeteneğe sahip değildir. Ses ve ışık, onları rahatsız eder ve kolayca uyanabilirler. Böylesi bebekler, tıpkı erken doğmuş bebekler gibi dış uyaranların olabildiğince azaltıldığı sessiz ve loş bir odada uyutulmalıdırlar.<br /><br />Üç-dört haftalık bebek ve uyku<br /><br />Bu dönemde bir bebeğin en önemli görevi, uyku hali, uyanıklık hali gibi değişik durumları kontrol yeteneği kazanmaktır. Bu süreçte, anne babanın da iyi bir gözlemle öğreneceği çok şey vardır.<br /><br />Kalabalık ve gürültülü bir ortamda uyuyabilmek, herhangi bir dış uyaranla tam uyanırken tekrar uykuya dalmak üzere kendi kendini sakinleştirmek, yukarda sözettiğimiz kontrol sürecinin aşamalarıdır.<br /><br />İyi bir gözlem, bebeğin farklı bilinç durumları arasındaki geçiş dönemlerindeki davranışlarından önemli çıkarımlar yapmanızı sağlayacaktır. Aktif ve gergin bebek, geçiş dönemlerini daha hızlı, sakin bebek ise daha yavaş ve sancısız yaşayacaktır.<br /><br />Huysuzluk anında, bazı hareketleriniz onun ağlamaya başlamasına neden olurken, başka kimi davranışlar da bebeği sakinleştirecektir. Üç dört saatlik sikluslarla, bebek bu geçiş dönemlerini yaşar. Yeni anne-babanın ilk görevi, bu bağlamda bebeklerinin davranışlarını “tanımaktır”.<br /><br />Temel sorun, ağlamaya başlayan bebeğin, kısa süre sonra sakinleşip uykuya devam mı edeceği, yoksa acıktığı için mi ağladığının ayırdedilmesidir. Emzirmek yada mama vermek işe yaramıyorsa -ki genellikle bu durumda ilk yapılan iş bebeği beslemektir- bu huzursuzluk hali bir süre devam edecek ve bebek bir süre sonra sakinleşecektir. Bu olay yaklaşık hergün yaşanır. Bebek, bu dönemde, ortalama rakamlarla söylersek, 3-4 satlik dilimler halinde 16-18 saat uyur.<br /><br />Birbuçuk- iki aylık bebek ve uyku<br /><br />Bebeğinizin uyuma ve beslenme zamanı ve süresi bu dönemde giderek daha düzenli bir hal almaktadır. İki beslenme arası zaman 3 saate hatta daha fazlasına uzar. İki aylık bebekler, doğum tartısı ve başka kimi faktörlere de bağlı olarak, gece uyku saatlerini de artırırlar.<br /><br />İkinci ay artık bebeğinizi günlük aile düzeninize alıştırma zamanının da başlangıcıdır. Artık, geceleri yatmadan önce bebeğinizi uyandırıp son bir kez besleyebilir, sabahları onu uyandırarak güne sizin uygun gördüğünüz zamanda başlamasını sağlayabilirsiniz. Tabii ki bunu yaparken bebeğinizin de durumunu ve isteklerini gözönüne almalısınız. Şimdilik, en azından bebeğinizin buna hazır olduğunu bilin..<br /><br />Bebeğinizin, huzursuzluk ve ağlama dönemleri de artık daha düzenlidir; genellikle günün sonundadır, ve huzursuzluğu kaka yapmayla sona erer. Bebeğiniz, emmeye ve uyumaya kendini hazırlamıştır.<br /><br />Dört aylık bebek ve uyku<br /><br />Bu dönemde uyku konusunda temel sorun bebeğinizin gece uyku düzenidir. Dört aylık bebek, bırakıldığı yerde uyumalı, ve uykusu ortalama 8 saat kesintisiz sürmelidir. Bebek için “kesintisiz uyku”nun anlamı, derin uykudan hafif/yüzeyel uykuya geçiş aşamalarını uyanmadan atlatmasıdır.<br /><br />Hafif uykuya geçen bebek, ağlar, sesler çıkarır, yatakta döner, ama unutmayın, tüm bunlar olurken hala uyumaktadır, ve uyku içi bu geçiş aşamalarında kendi kendini sakinleştirerek/rahatlatarak derin uykuya geçmeyi öğrenmelidir.<br /><br />Bebeğin uyumayı “öğrenmesi” konusunda ailelere önemli bir görev düşüyor; bebeklerin mutlak anne baba desteğine ihtiyaçları vardır, ama anne-babaların genellikle yaptıkları, bebeğin sesini duyar duymaz onu kucaklarına alıp, kendi kendilerine derin uykuya geçmelerine engel olmaktır. Bu tür yanlış yaklaşım, 3-4 saatte bir hafif uykuya geçen bebeğin her seferinde uyanma ve beslenmeye alışması ve bunu rutin uykunun bir parçası olarak algılamasıdır. Bu alışkanlık bir yerleşti mi, ilerleyen aylarda değiştirmek çok daha zordur.<br /><br />Yedi aylık bebek ve uyku<br /><br />Her ne kadar bebeğiniz 7. Aya kadar geceleri kesintisiz 8-12 saat uyumayı “öğrenmiş” de olsa, oturmak, sürünmek, emeklemek gibi bu dönemde kazandığı yeni yetenekler, geceye de taşınacak ve kimi sorunlar çıkaracaktır. Yeni durum, gece uyanmalarını kolaylaştıracak, tekrar uykuya dalmayı güçleştirecektir.<br /><br />Benzer güçlükler, gündüz uykuları için de geçerlidir. Anne-babaya düşen, 4. Ayda yaptığımız önerileri tekrar uygulamaktır.<br /><br />7 aylık bebek, kesintisiz gece uykusu yanında öğleden önce ve sonra birer kez olmak üzere toplam en az iki gündüz uykusu uyumalıdır. Uyumasa bile, bu saatleri yatakta kendi başına geçirmeyi öğrenmelidir. Buna sadece bebeğin değil, anne-babanın da ihtiyacı vardır.<br /><br />Dokuz aylık bebek ve uyku<br /><br />Dokuz aylık bebek, artık kendi kendine ayağa kalkabilir, geceleri de kalkacaktır, hem de siz onu uyuması için yatağına bırakıp odasından çıkar çıkmaz! Bu olay, belki on defa tekrarlanacaktır! Bu durumun üstesinden gelebilmek için “kararlı” olmalısınız. Tekrar tekrar ayağa kalkma ve ağlamalar üzerine onu yatağından alıp salona geçmeyin. Kesinlikle yataktan kalkmasına izin vermeyin, kararlılığınızı görsün, uyuması gerektiğini anlasın. Gece uyanmaları sırasında da aynı yöntemi uygulamalısınız.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-62284402207679866212009-03-20T04:18:00.002+02:002009-03-20T04:19:53.873+02:00Ultrason Nedir?Ultrason nedir?<br /><br />Ultrason görüntülemesi, organları, yumuşak dokuyu, ve kan akımını incelemek için yaygın olarak kullanılan ve maliyet etkinliği olan bir diagnostik görüntüleme yöntemidir. Hastanın cildine tutulan bir transdüserden vücuda gönderilen yüksek frekans ses dalgalarıyla çalışmaktadır. Bu transdüser dokudan ve kandan bir yankı olarak gönderilen ses dalgalarını da almaktadır. Bu yankılar ultrason makinesi tarafından, hastanın yanındaki bir monitörde görülebilen real-time görüntülere çevrilmektedir.<br /><br />Görüntü kalitesini iyileştirmek için, transdüserin yerleştirildiği deriye zararsız, kokusuz, ve suda çözünen bir jel uygulanmaktadır. Bu serinlik ve nem hissi verebilir ama inceleme sonunda jel tamamiyle silinmektedir.<br /><br />Ultrason incelemesi için, hastaların genellikle bir hastane yatağına veya inceleme masasına uzanmaları istenir. Prosedür boyunca, transdüserden hafif bir basınç ve titreşim hissetmek normaldir. Bu kesinlikle acısızdır. Oda ışıkları bazen parlamayı azaltmak ve ekranda görüntüleri daha iyi görebilmek için karartılmaktadır. Daha iyi görüntüler elde etmek için vücudun pozisyon değişiklikleri bazen gerekli olabilmektedir. Diagnostik ultrason, klinik olarak yaygın kullanıldığı yıllar boyunca güvenli olduğunu kanıtlamıştır ve herhangi bir şekilde onunla ilişkili hiçbir zararlı etki yoktur.<br /><br />Renkli Doppler Ultrasonografi Nedir, Gebelerde Neden Yapılır?<br /><br />Doppler ultrasonografide bebeğe olan (uterus damarları ve göbek kordonundan) ve bebekteki kan akımlarının incelenmesi ile bebekteki kan akım hızlarındaki azalma yani plasental yetmezlik saptanır. Halk arasında renkli ultrason olarak bilinen ultrason çeşidi budur ve amaç bebeği renkli olarak görüntülemek değil kalbin sistol (atım) ve diyastol (dolum) zamanlarında “kan akım hızlarını” incelemektir. Zaten buradaki renkler bilgisayar ortamında suni olarak oluşturulmuş renklerdir ve kan akımının proba yaklaşması veya probtan uzaklaşmasına göre mavi veya kırmızının çeşitli tonlarında olur. Renklendirilmiş kan akımlarını tespit etmek daha kolaydır ve tespit edilen kan akımları dalga şekilleri halinde grafiksel olarak dökümante edildiklerinde kan akım hızındaki değişiklikler görüntülenebilir ve birtakım spesifik oranlama yöntemleri ile subjektif olarak hesaplamalar ile akım hızındaki azalmalar belirlenebilir.<br /><br />Doppler veya renkli doppler ultrasonografi özellikle gelişme geriliği başta olmak üzere yüksek riskli gebeliklerin takibinde olduça faydalıdır. Doppler daha çok yönlendirici bir testtir. Diğer fetal iyilik testleri ile birlikte gebelik yönetiminde yardımcıdır. Ancak, bazı durumlarda örneğin göbek kordon atardamarında “ters akım” olması bebeğin ciddi risk altında olduğunu gösterir ve acilen bebeğin doğurtulmasını gerektirir.<br /><br />Doppler özelliği taşıyan ultrason cihazları geleneksel cihazlara göre son derece pahalı olduğundan her merkezde bulunmazlar ve bu nedenle çoğu zaman doppler incelemeleri gebeliği takip eden doktor dışında başka bir doktor tarafından yapılmaktadır.<br /><br />4 Boyutlu ultrason 3 Boyutlu ultrason<br /><br />Esas olarak 3 veya 4 boyutlu ultrasonografi klasik 2 boyutlu ultrasonografi kullanımını gereksiz kılacak ölçüde bir yöntem değildir. Ancak, klasik ultrasonografide saptanması güç olan veya deneyim isteyen bazı durumlarda avantaj sağlamaktadır. Özellikle bebeğin dış yapısının incelenmesinde avantajlıdır.<br /><br />Örneğin, yarık damak ve dudak anomalilerinin saptanmasında, kol ve bacaklardaki bazı detay anomalilerin görülmesinde, nöral tüp defektlerinde 3 veya 4 boyutlu ultrasonografi daha detaylı bilgi verebilmekte ve incelemeyi kolaylaştırabilmektedir. Buna karşın 2 boyutlu ultrasonografi bebeğin iç organlarını değerlendirmede hala 3 boyutlu ultrasonografiden üstündür.<br /><br />4 boyutlu ultrasonografinin belki hayati gibi görünmese de aslında en önemli avantajlarından biri, anne ve baba adaylarının doğmamış bebeklerinin gerçek görünümünü görmeleri ile normalde doğumdan sonra kurulması beklenen duygusal bağların daha önceden oluşmasıdır. Gerçektenden de bebeğini ekranda gören annenin duygusal bir patlamayla heyecandan ağladığına şahit olarak bunun doğruluğunu sık sık yaşıyoruz. Bebeklerini önceden gören anne adaylarının gebeliklerinin geri kalan kısmını daha rahat geçirdikleri de bazılarınca iddia edilmektedir.<br /><br />Ultrasonda 4 boyutlu görüntü almak bazı koşulları gerektirir. Öncelikle incelemek istediğimiz kısmın önünde amniyon sıvısının yeterli olması gerekir. Bu nedenle, ara sıra bebeğin pozisyonundan ötürü istenen görüntü o an için alınmayabilir. Ancak, inceleme süresinin uzatılması veya nadiren olduğu gibi daha sonra tekrar yapılması ile fetusun pozisyonunun değişme şansı arttığından istenen görüntüler elde edilebilir.<br /><br />Görüntüleri ister basılı olarak ister CD’ye kaydedilmiş olarak alabilirsiniz. Hatta, video formatında CD’ye kaydedip bunları daha sonra seyretmek ve yakınlarınıza seyrettirmek de mümkündür.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-89246173412965895882008-10-23T19:17:00.000+03:002008-10-23T19:19:49.334+03:00Adet Bozuklugu<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhe_N9gHkVCTp8Pr4MXvDnBhS6qSk4nRwKftxAEcx6uZb2qNr1Ez257WoRPn7HvgNMzdncecijCTf3poEbVTFh39ZjHQ69HbdXhxirKkzWILxqb87kDMOaAhvyQjT2vf9g7FLo8UrQaD6ri/s1600-h/imagesCAEGWPS3.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260384700452398946" style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 118px; CURSOR: hand; HEIGHT: 120px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhe_N9gHkVCTp8Pr4MXvDnBhS6qSk4nRwKftxAEcx6uZb2qNr1Ez257WoRPn7HvgNMzdncecijCTf3poEbVTFh39ZjHQ69HbdXhxirKkzWILxqb87kDMOaAhvyQjT2vf9g7FLo8UrQaD6ri/s400/imagesCAEGWPS3.jpg" border="0" /></a><br /><div>Adet Bozuklukları<br />Regl olmak (adet kanaması, ay hali) kadın hayatının önemli bir parçasıdır. Genç kızlığa adım atılan dönemde bazen şok etkisi yaratabilen ilk adet kanaması kısa bir süre sonra kadının her ay düzenli görmeye alıştığı ve düzensizleşmesi durumunda endişeye kapıldığı bir olgu haline gelir. Adet düzensizlikleri kadınların sık yaşadıkları sağlık sorunlarındandır ve her bilinçli kadının bu düzensizliklerin nedenleri hakkında genel bilgilere sahip olması gerekir.</div><br /><div>Adet düzensizliğinin tanımı</div><br /><div>Normal bir adet düzeni olan kadın 26-35 günlük aralıklarla (bu aralığın başlangıcını ve bitişini bir adetin ilk günüyle diğer adetin ilk günü belirler) kanama görür ve bu kanama 3-7 gün arasında devam eder. İlk günlerde nispeten daha fazla olan kanama yavaş yavaş azalarak en geç 7 günde tamamen biter. Tüm bu adet dönemi boyunca kadın ortalama olarak 60 ml. kan kaybeder. Bazı kadınlarda ek olarak tam iki adetin ortasına denk gelen dönemde birkaç damla süren lekelenme tarzında kanama olabilir. Ovulasyon (yumurtlama) esnasında oluşan bu kanama her ay tekrar eder ve normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.</div><br /><div>Yukarıda anlatılan düzenden her sapma adet düzensizliği olarak tanımlanır. Her adet düzensizliği tipinin kendine özgü nedenleri ve tedavi şekilleri olduğundan tanı koyma aşamasında kadının düzensizliği iyi tarif edebilmesi çok önemlidir.</div><br /><div></div><br /><div>Kadınlar neden adet kanaması görürler?</div><br /><div></div><br /><div>İki adet kanamasının ilk günleri arasında kalan ve menstruasyon siklusu adı verilen döngünün amacı uterusu (dölyatağını) gebeliğe hazırlamaktır. Bu döngünün düzenli olarak işlemesine hem fizyolojik hem de ruhsal süreçler katkıda bulunur: Her adetin ilk gününde beyinde bulunan hipofiz adlı salgı bezinden salgılanan bir hormonun etkisiyle yumurtalıklardan birinin içinde bir oosit (yumurta) hücresi olgunlaşmaya ve östrojen hormonu üretmeye başlar.</div><br /><div>Bu hormon uterus iç tabakasının kalınlaşmasından ve gebelik için ön hazırlıkların tamamlanmasından sorumludur. 14 gün süren bu kalınlaşma döneminde yumurta hücresi etrafında sıvı birikimi olur ve yumurtalık yüzeyinde yaklaşık 18-20 mm. çapında içi sıvı dolu olan ve folikül adı verilen yapı ortaya çıkar. Bu olaylar esnasında hipofizden salgılanan diğer bir hormonun kanda seviyesi belli bir aşamaya yükseldiğinde bu gelişen folikül çatlar ve içindeki olgunlaşmış yumurta hücresi serbest kalır. Bu hücre fallop tüpü içine girerek burada ilerlemeye başlar. </div><br /><div>Fallop tüpü içinde oosit bir sperm hücresiyle karşılaşır ve döllenme gerçekleşirse gebelik başlar.Yumurtlama gerçekleştikten hemen sonra kanda östrojen hormonuna ek olarak progesteron hormonu da yükselmeye başlar. Bu hormon uterus iç tabakasını döllenen yumurtanın yerleşmesi ve gebeliğin devam etmesi için uygun hale getirir ve bir anlamda östrojen hormonunun burada yaptığı ön hazırlıkları tamamlar. </div><br /><div>Gebelik oluşmazsa kanda hormon seviyelerinin düşmesiyle belli bir süre sonra endometrium tabakası dökülmeye başlar. Bu dökülme kanamayla birlikte olur. Adet kanaması adı verilen bu kanamayla birlikte endometrium yeni siklustaki muhtemel bir gebelik için tekrar hazırlanmaya başlar ve yukarıdaki döngü en başa döner.Adetin zamansal olarak düzenli olmasını sağlayan en önemli mekanizma ovulasyon (yumurtlama) ve buna bağlı olarak salgılanan progesterondur. </div><br /><div></div><br /><div>Ovulasyon herhangi bir nedenle gerçekleşemezse endometrium tabakası östrojen etkisi altında kalınlaşmaya devam eder ve beklenmedik zamanda, sıklıkla gecikmeli olarak ve gene sıklıkla normalden fazla kanama olur. Tüm hormonal mekanizma beyin üst merkezlerinin denetimindedir ve psikolojik etkenler hormonal salgılamayı etkileyerek adet düzeninde değişikliklere neden olabilirler.Adet düzeninde diğer önemli bir etken de tiroit hormonlarıdır. Bu hormonların azlığı ya da fazlalığı durumunda adet düzeni sıklıkla bozulur ve yine sikluslar sıklıkla yumurtlama olmaksızın gerçekleşir.</div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-9504686776544422162008-10-23T19:11:00.000+03:002008-10-23T19:14:18.157+03:00Tirnak Bakimi<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4zX4QiSyApBTr1B5sJJ2_tBVJYdb-QZrR1do8-CSEfM3vB9uxPejcOFjX3aGjvuJ4sfArvp42RtQzYZTnoAv5pK-tAY87RK5ora-sbnkvJihyphenhyphen8tNPaAms4W5Z4wyXhERx0glrSLxT4uYB/s1600-h/imagesCAX3PIGF.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260383325539665778" style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 111px; CURSOR: hand; HEIGHT: 115px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4zX4QiSyApBTr1B5sJJ2_tBVJYdb-QZrR1do8-CSEfM3vB9uxPejcOFjX3aGjvuJ4sfArvp42RtQzYZTnoAv5pK-tAY87RK5ora-sbnkvJihyphenhyphen8tNPaAms4W5Z4wyXhERx0glrSLxT4uYB/s400/imagesCAX3PIGF.jpg" border="0" /></a><br /><div>Bakımlı olmanın en büyük göstergelerinden biri tırnaklardır. Kimisi bu işi güzellik salonlarında halletseler de, basit bir tırnak bakımı herkesin yapabileceği bir iştir.İşe tırnakları ve etleri yumuşatmak için elleri bir süre ılık, tercihe göre sabunlu yada kremli bir suda bekleterek başlayin.Bunda pek başarılı olamıyorsanız üzülmeyin yaptıkça el alışkanlığı kazanacaksınız ama yine de istemiyorsanız etleri tırnak diplerine doğru itmekle yetinebilirsiniz.Eğer kırılmış bir tırnağınız varsa diğerlerini de daha fazla kısaltın, çok uzun tırnaklar arasında birinin kısa olması daha çok göze batar.Törpülerken fazla sivri yapmaktan kaçının ama ille küt tırnaklardan hoşlanmıyorsanız önce küt törpüleyin sonra köşeleri yuvarlatın.Oje rengi konusunda oldukça fazla seçeneğiniz var. Genellikle kırmızı,pembe ve beyaz tonları daha çok kullanılmasına rağmen, lacivert, mor, yeşil, bordo gibi alışılmamış renkler cok moda.Daha çok gençlerin tercih ettiği bu renkleri fazla uçuk bulsanız bile koyu bir bordoyu yada koyu bir kahverengini her yaştaki hanımler kullanabilir. </div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-39283754370252351522008-10-23T18:58:00.000+03:002008-10-23T19:07:36.786+03:00Sutyen Almanın Püf Noktaları<div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVInN1uo4CV2pt7gGJJ9TvmdyOF9D5XtGDLbiySLNsFZ2NY2FA10Hy663Kh6deKeyQLIT538qIbvPH6amGQ7sAPN7NDMlrbGC3LA-vEGgRsu5-q5pzkua_6wbUlcTw3Gh88Zsyz5BQsTQ2/s1600-h/images.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260381548028138370" style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 100px; CURSOR: hand; HEIGHT: 118px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVInN1uo4CV2pt7gGJJ9TvmdyOF9D5XtGDLbiySLNsFZ2NY2FA10Hy663Kh6deKeyQLIT538qIbvPH6amGQ7sAPN7NDMlrbGC3LA-vEGgRsu5-q5pzkua_6wbUlcTw3Gh88Zsyz5BQsTQ2/s400/images.jpg" border="0" /></a><br /><br /><div>Sutyen almanın püf noktaları Sutyen stilinizi değiştirmenizin zamanı çoktan geldi. İç giyim mağazasına giderek size ve bedeninize uygun bir iç çamaşırı alın. Eğer çamaşırınızın bel çevresi aşırı büyükse yanlardan sarkar ya da askılar düşebilir. Göğüs bedeniniz zamanla değişebilir. Daha büyük bir bedene ihtiyaç duyabilirsiniz. Zayıf göründüğünüzü düşünerek eski bedeninizde sutyen almakta ısrar etmeyin.</div><br /><br /><div>Göğüsleriniz sutyende kayboluyorsa, daha küçük bir sutyen almalısınız.<br />Sutyeninizden sırt yağlarınız taşıyorsa, sutyeninizin askıları çok sıkı olabilir ya da sutyeniniz çok büyük olabilir. </div><br /><br /><div>Çoğu kadın sutyen kemeri geniş, göğüs bölgesi küçük iç çamaşırı giydiği için kendini suçlu hisseder. Ama bedeninize uygun olan ve güzel görünen modeli almaktan çekinmeyin. </div><br /><br /><div>Büyük göğüslü kadınlar göğüsleri tam saran, kalın askılı sutyenleri tercih edebilir. Bu onların göğüs boyutlarının daha normal görünmesini sağlayabilir. </div><br /><br /><div>Göğüsleriniz sutyeninizden taşıyorsa, yeni bir beden edinme zamanınız gelmiştir. </div></div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-52093854810366443802008-10-22T19:01:00.001+03:002008-10-23T02:03:04.663+03:00Gece KıyafetleriGece davetlerde ve ozel gunlerde giyebileceginiz bir kac gece kıyafeti ekledik umarım begenirsiniz.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6QgZZ-PALmqwzbhIdVkFaJj5n28TjreQyK-G7vbwgBiBFKiRSHM-VvxhEid-R56Y2s-0bR2clJvf-rdfTH1PDw70NCYUJxVY-WMl2tQH9N8Mx60YAvPoZ_C4TygsaVOL10jvKdUALpUE9/s1600-h/170b4sa.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260013232700679730" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6QgZZ-PALmqwzbhIdVkFaJj5n28TjreQyK-G7vbwgBiBFKiRSHM-VvxhEid-R56Y2s-0bR2clJvf-rdfTH1PDw70NCYUJxVY-WMl2tQH9N8Mx60YAvPoZ_C4TygsaVOL10jvKdUALpUE9/s200/170b4sa.jpg" border="0" /></a> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgniQGL-3wJOHf1nCOtHtn9bAE9jSSpZjGYmN_Wsvhg841ENGL7bwu_5N-xN1suF7reRsOReiWCzkRUUryhb82vcHwliH-3VjdKnkeMwV1rxgym2R4p0aJurQofL_cHMmix-JCVnMk9BXpr/s1600-h/031hf.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260013143321924482" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgniQGL-3wJOHf1nCOtHtn9bAE9jSSpZjGYmN_Wsvhg841ENGL7bwu_5N-xN1suF7reRsOReiWCzkRUUryhb82vcHwliH-3VjdKnkeMwV1rxgym2R4p0aJurQofL_cHMmix-JCVnMk9BXpr/s200/031hf.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghoQcnkKMm1nsOEMpYxSCuYZnBYoLmuQxnnB3eFNd24F88ZQaX-krpojNvQDIN9HoI95hU91FHe7iKTDzB3tV0H3FFaA6dL_18B7WQlvGtC9RwgWCXcyTJlr5IpBhgprSUjiRITdY0QIVS/s1600-h/005b0be.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260012736499586258" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghoQcnkKMm1nsOEMpYxSCuYZnBYoLmuQxnnB3eFNd24F88ZQaX-krpojNvQDIN9HoI95hU91FHe7iKTDzB3tV0H3FFaA6dL_18B7WQlvGtC9RwgWCXcyTJlr5IpBhgprSUjiRITdY0QIVS/s200/005b0be.jpg" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrAOgiNQrxXU2mZL8oDdyRx_a1mSlXyqbiGGGMk_4mpACdW5KPOfovj-BMhTQ7NwneuLFLAPKsId_0Rm_XcQ7G993__8T5ACd506d8JLtPLgGjnzsR7Ilqoq9W6NDYSDUV4-XsXGOuvd9J/s1600-h/gelinlikler17_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010869626858370" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrAOgiNQrxXU2mZL8oDdyRx_a1mSlXyqbiGGGMk_4mpACdW5KPOfovj-BMhTQ7NwneuLFLAPKsId_0Rm_XcQ7G993__8T5ACd506d8JLtPLgGjnzsR7Ilqoq9W6NDYSDUV4-XsXGOuvd9J/s200/gelinlikler17_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1qVeJfgIY8pcKc4qat6BLv8QQCrjfouKlmf-1PoQeJHUhdogJPSMkW51StmH2N4P05dDUAw0mkj2m4yaX23oO4TS5a4jDJ2UF_xwIrgj2CGC-GY84JUYfkUcSpcgPiMOwXHt6rp2Syu94/s1600-h/gece_kiyafeti_16_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010743088530466" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1qVeJfgIY8pcKc4qat6BLv8QQCrjfouKlmf-1PoQeJHUhdogJPSMkW51StmH2N4P05dDUAw0mkj2m4yaX23oO4TS5a4jDJ2UF_xwIrgj2CGC-GY84JUYfkUcSpcgPiMOwXHt6rp2Syu94/s200/gece_kiyafeti_16_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht4BRxNabzuOoiHSCza4TnJVygOJBKw7eE5FIpuvVCKQ8X8JoT993SFUQwEeA84onJuCvhEObLw5TY-YE7uo-NEK2P_f0wVcOUvgv8KIC5ZrqfCs0LJxpZGEuwnU7WKL64s6ZmCK7sOYTE/s1600-h/gece_kiyafeti_9_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010653535695122" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEht4BRxNabzuOoiHSCza4TnJVygOJBKw7eE5FIpuvVCKQ8X8JoT993SFUQwEeA84onJuCvhEObLw5TY-YE7uo-NEK2P_f0wVcOUvgv8KIC5ZrqfCs0LJxpZGEuwnU7WKL64s6ZmCK7sOYTE/s200/gece_kiyafeti_9_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ3C7fxzUyYXlzJvMy-nY0HoXsX_BTba_e4Gpbvn4znBcbfB2HVWeH1evX_44nO9w_p77rt2afpb3ydiLal3jyodNAGlkEbmEWGQSVhHnFESRsVyVdztndF4dUtaiAD-OPThdcRLVdBHlS/s1600-h/6616l_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010531069444114" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ3C7fxzUyYXlzJvMy-nY0HoXsX_BTba_e4Gpbvn4znBcbfB2HVWeH1evX_44nO9w_p77rt2afpb3ydiLal3jyodNAGlkEbmEWGQSVhHnFESRsVyVdztndF4dUtaiAD-OPThdcRLVdBHlS/s200/6616l_k.jpg" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWIDerIZvj07hPYTj3rxnPai2-kWU7i5iMghnSZFfSKprlTpE6zOdAXz58qR42BfNe8A0fN14-IlMihDe42HRUt-ajamctvCjYzTWNhWogoUWk_Zi1x4uAeaNKcxdR-ggb6dlqBiHqlTBh/s1600-h/6607l_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010479002186962" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWIDerIZvj07hPYTj3rxnPai2-kWU7i5iMghnSZFfSKprlTpE6zOdAXz58qR42BfNe8A0fN14-IlMihDe42HRUt-ajamctvCjYzTWNhWogoUWk_Zi1x4uAeaNKcxdR-ggb6dlqBiHqlTBh/s200/6607l_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj94rnZWd6LxSsUO-bKegd3wT3lBXHOeVS8IVaic5ucVl20JhpIqvJxSk4IArgclL5ABvU-dML2vchg4yS3DCbKNm1zgt20-wp4jV_HbxyX3kLH5NdXO0GhFYgWu5tFskVvCVqVhucajcff/s1600-h/6605l_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010415619562850" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj94rnZWd6LxSsUO-bKegd3wT3lBXHOeVS8IVaic5ucVl20JhpIqvJxSk4IArgclL5ABvU-dML2vchg4yS3DCbKNm1zgt20-wp4jV_HbxyX3kLH5NdXO0GhFYgWu5tFskVvCVqVhucajcff/s200/6605l_k.jpg" border="0" /></a><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010302193536210" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjp01C0S9cGRhBCsMTeo0ZNRypwgXiEKBxYTAi1Q218h6EKGHoRQQhnAw4DAlpF8YRX4JMS7q8w5EFRBGFj8_6sjBCBP9p2TtuVR1eUwguobhFvOZNRdusEdBzN1ITiu3T3VZfFfeN-oVs_/s200/6501l_k.jpg" border="0" /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEsZt4AzkoFxqk4Wz8ozGErW7RaleVTMOzfS3jusgfLwi-PduXLYxAmf8HP6In51pX3gka9vFfLJKvhjYyAK6MQRUnq9xWVmlhjDGaX31ytBdkhFb3Z45o9Mn0owUDvI4_zQr1uDtby5oj/s1600-h/3717l_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010089240600882" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEsZt4AzkoFxqk4Wz8ozGErW7RaleVTMOzfS3jusgfLwi-PduXLYxAmf8HP6In51pX3gka9vFfLJKvhjYyAK6MQRUnq9xWVmlhjDGaX31ytBdkhFb3Z45o9Mn0owUDvI4_zQr1uDtby5oj/s200/3717l_k.jpg" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheLXY9mlXioSBjcSVSNs67HcupznLmkJi88AEtt5Ke3uMSt7NEvOIa9AnqgHjDaNapGwx-v5Z3OVDFMbAiE0qDeePKp6kRnc37u3iG-kE9EalA2bZNo8tvCKw_AQH-KwZcvASn5xQXJ8aK/s1600-h/4604_0003_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010196260057010" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheLXY9mlXioSBjcSVSNs67HcupznLmkJi88AEtt5Ke3uMSt7NEvOIa9AnqgHjDaNapGwx-v5Z3OVDFMbAiE0qDeePKp6kRnc37u3iG-kE9EalA2bZNo8tvCKw_AQH-KwZcvASn5xQXJ8aK/s200/4604_0003_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8FVeJKMLCcaNKHYHdMiip9RQgGirDRTYwP-z07JZODhdxZoDBgh8zHb3lzCgAAxDKJdPWa0wseXufutwIuIJoVAGznbxdh1VYViGGPJ2x0vJJUEG3lOqnwIeD2cPXZKlWTT70GrkN5rmf/s1600-h/1122F_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260009983048266658" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8FVeJKMLCcaNKHYHdMiip9RQgGirDRTYwP-z07JZODhdxZoDBgh8zHb3lzCgAAxDKJdPWa0wseXufutwIuIJoVAGznbxdh1VYViGGPJ2x0vJJUEG3lOqnwIeD2cPXZKlWTT70GrkN5rmf/s200/1122F_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgImG3QK3vwcw9tBgHukMZnuesonpo0tdYWRqHlZ7UECj51hh9Sho8_e5w4BmrdlrGYOJJzCStwoXtB5LtZP0q2lj1Oj4Bq35mijkHU4khVAMmYDcDklhczIlM_mnyZ614mjFaOw1gPTSrg/s1600-h/1144F_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010032045944258" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgImG3QK3vwcw9tBgHukMZnuesonpo0tdYWRqHlZ7UECj51hh9Sho8_e5w4BmrdlrGYOJJzCStwoXtB5LtZP0q2lj1Oj4Bq35mijkHU4khVAMmYDcDklhczIlM_mnyZ614mjFaOw1gPTSrg/s200/1144F_k.jpg" border="0" /></a> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUerocHqmXmGvUEni72q6r7VTXtYiWzI__tVzVgmkUlkCW7ytuU8iqN0qGndrV7XFFGjGrPtEB-vMS-Jf_bfn-gXHp78pTaehlFl0OaYH6ojDPbrYUWiqoXD1npVDMnoOctoVIfMJV9Jf9/s1600-h/6500l_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010251113107650" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUerocHqmXmGvUEni72q6r7VTXtYiWzI__tVzVgmkUlkCW7ytuU8iqN0qGndrV7XFFGjGrPtEB-vMS-Jf_bfn-gXHp78pTaehlFl0OaYH6ojDPbrYUWiqoXD1npVDMnoOctoVIfMJV9Jf9/s200/6500l_k.jpg" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg04cs8PyMULaCQ_gsKfMxGWfuwRs_3CtgKZ5QhdfkUXap8rrIINC_i8MLCp7pAZnJt0oogMPiQRHT-NSuFBfeFFPPqhKEF5zVAVOtSGgVZlroFIiDIEByGgEG_BW1zt5c7Q9JPOhLTUrXT/s1600-h/6507l_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260010356160658642" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg04cs8PyMULaCQ_gsKfMxGWfuwRs_3CtgKZ5QhdfkUXap8rrIINC_i8MLCp7pAZnJt0oogMPiQRHT-NSuFBfeFFPPqhKEF5zVAVOtSGgVZlroFIiDIEByGgEG_BW1zt5c7Q9JPOhLTUrXT/s200/6507l_k.jpg" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioi02Ve-ZYF5xYSBUr51uQpcpV2Nzu1Lc4Vcltqp-qVxTvKClIxXJqk3ga6sQQbTq8x0WKj8KBKOA9ZMWaJw9Tei43JC1khNZSJSSRy417Jc9j0RBfi_O0N-lyAjmHxOiWa_8IDXqLoxJL/s1600-h/284bg_suntan_k.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5260009899800570786" style="" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioi02Ve-ZYF5xYSBUr51uQpcpV2Nzu1Lc4Vcltqp-qVxTvKClIxXJqk3ga6sQQbTq8x0WKj8KBKOA9ZMWaJw9Tei43JC1khNZSJSSRy417Jc9j0RBfi_O0N-lyAjmHxOiWa_8IDXqLoxJL/s200/284bg_suntan_k.jpg" border="0" /></a>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-18012194514956537482008-10-21T04:05:00.000+03:002008-10-21T04:08:53.195+03:00Sezeryan Dogum<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:GNGXe90RalQ57M:http://www.anneyiz.biz/ekart/ekartlar/hamilelik/hamilelik7.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:GNGXe90RalQ57M:http://www.anneyiz.biz/ekart/ekartlar/hamilelik/hamilelik7.jpg" border="0" /></a><br /><div><strong>· Sezaryan nedir?<br />· Sezaryan oranı neden artıyor?<br />· Sezaryanın riskleri...<br />· NEDEN SEZARYAN ILE DOĞUM?..<br />· Isteğe Bağlı Sezaryan...<br /><br />Anne doğum için hastaneye yatalı 6 saat olmuştu. Sancılar oldukça şiddetli geliyordu. Başlangıçta herşey yolundaydı. Doğum ilerliyordu. Ancak son 2 saattir bazı şeyler ters gidiyor gibiydi. Kuvvetli sancılara rağmen Can'ın pozisyonunda bir değişiklik olmamıştı. Aynı yerde duruyordu. Sonunda Anne'nın hekimi kararını verdi. Kemik çatı yeterince geniş değildi ve bebeğin kalp sesleri sıkıntı belirtileri gösteriyordu. Doğumu sezaryan ile sonuçlandıracaktı. Bu durum Anne'nin ve Baba'nın pek hazırlıklı olmadığı bir karardı. Kendilerini hep normal vajinal doğuma hazırlamışlardı. Aylarca nefes egzersizleri yapmışlar, konu ile ilgili birçok kitap okumuşlardı. Acaba başka çare yok muydu?<br />Evet her doğum eyleminin sezaryan ile sonlanma olasılığı vardır. Hamileliğin son günlerinde en çok merak edilen konu doğumun ne şekilde olacağıdır. Genelde normal doğum istenir.<br />Normal Doğum Nedir?<br />Normal doğum Can'nın başının önde olarak vajinal yoldan olduğu doğumdur. Bir vajinal doğumun normal olup olmayacağı Can doğana kadar kesin olarak kestirilemez. Son anda bile bazı şeyler ters gidebilir. Ancak önceden yapılan muayenelerle doğumun normal olma şansı hakkında hekim bir kanı edinebilir.<br />Özellikle Ülkemizde sezaryana karşı bir korku vardır. Sezaryanla doğan kadınların yarım kalacağı ( O'da ne demekse?), iyileşmesinin çok güç olacağı, karnının şiş kalacağı söylentileri dolaşır durur. Bunların hiçbiri gerçekleri yansıtmaz.<br /><br />Sezaryan nedir?<br />Sezaryan ile doğum Can'ın ve sonunun , Anne'nin karnından uterusu açarak çıkartılmasıdır. Can'ın ve Anne'nin sağlığını tehdit eden her durumda ya da vajinal yolla doğumun imkansız olduğu durumlarda sezaryan yapılır.<br />Sezaryan ameliyatı dünyanın bildiği en eski ameliyatlardandır. Tıbbın ve teknolojinin ilerlemesiyle ameliyat tekniği çok gelişmiştir. Ameliyatların mikropsuz koşullarda yapılması, kan verilebilmesi, kuvvetli mikrop kırıcı ilaçlar, modern cerrahi malzeme ve genel anestezi vermeden belden yapılan uyuşturma sayesinde ameliyatın tehlikesi çok azalmış, nerdeyse normal doğum kadar tehlikesiz olmuştur.<br />Normal koşullarda ameliyat 45 dakika kadar sürer. Can ameliyat başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra çıkarılır. Sonra kesilen katlar dikilir. Can'a ulaşmak için cildden başlayarak 8 kat tabaka kesilmekte ve sonra dikilmektedir.<br />Bu tabakalar sırasıyla...<br />- Cilt,<br />- Cilt altı yağ dokusu...<br />- Kasların koruyucu kılıfı...<br />- Kas tabakası...<br />- Karın iç zarı...<br />- Uterus zarı...<br />- Uterus kası...<br />- Amnion zarı...<br /><br />Sezaryan oranı neden artıyor?<br />Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde sezaryan ile doğan bebek oranı hızla artmaktadır. Bugün birçok gelişmiş ülkede sezaryan oranı %20-25 arasında seyretmektedir. Yani her 4 veya 5 bebekten biri artık sezaryan ile doğmaktadır. Halbuki oran 1970 de %5.5, 1980 de ise %16.5 idi. Bu da sezaryanın birçok hekim ve aile tarafından yaygın bir şekilde benimsendiğinin göstergesidir.<br />Sezaryan oranının artışında bir başka neden hekimlerin eğitimlerindeki değişikliklerdir. Örneğin eskiden Can'ın ters gelişlerinde vajinal doğum daha çok uygulanan bir doğum şekli idi. Böyle olunca eğitim gören hekimler vajinal yoldan ters doğumları yapmakta ustalaşırdı. Ama yavaş yavaş sezaryan oranı arttıkça vajinal yoldan doğan Can sayısı azaldı. Uzmanlık eğitimi gören hekimler ters gelen bebeklerin vajinal doğumunu öğrenemeden uzman olmaya başladılar. Bu durumda bugün nerede ise hemen her ters doğum sezaryan ile doğurtulmaya başlandı.<br />Aynı eğilim forseps doğum içinde geçerli oldu. Forsepsi eline bile almadan uzmanlık eğitimini tamamlayan bir hekim doğal olarak her zorlu doğumda sezaryan ile doğuma yöneldi.<br />Artan her sezaryan sayısı daha sonraki doğumlarında sezaryan ile olmasına neden olur.<br />Yani sezaryan sayısının artışı bir kötü daire şeklinde çalışır durur. Bu kötü daireyi kırmak için son yıllarda daha önce sezaryan ile doğum yapmış Annelerı daha sonraki doğumlarında vajinal yolla doğurtmak eğilimi artmaktadır.<br />Aileler sezaryanı neden benimsiyor?<br />Çağdaş aileler günümüzde küçük kalmak istiyor. En fazla iki çocuk düşünüyor. Bu nedenle daha garanti gördükleri sezaryanı tercih ediyor. ikinci operasyon esnasında da tüplerini bağlatarak bir daha gebe kalma korkusundan kurtulmuş oluyorlar.<br />Sosyoekonomik koşulları iyi olan aileler sezaryanı daha fazla tercih ediyorlar. Çünkü bu ailelerin özel hastanelerde, özel hekimlerle doğum yapma şansları fazla. Tercihlerini daha iyi belirliyorlar. Ekonomik koşulları kötü olan aileler ise devlet ya da sigorta hastanelerinde doğum yapıyorlar. Bu hastanelerde çok gerekmedikçe sezaryana fazla başvurulmuyor. Bu eğilim sadece Ülkemizde değil, dünyada da böyle.<br />Bu nedenle özel hastanelerde sezaryan oranı kat kat fazladır. 30 yaşın üstündeki Annelerde ve yüksek öğrenim görmüş Annelerde sezaryan tercihi çok daha fazladır<br />Sezaryanın üstünlükleri...<br />Birçok durumda sezaryan ile doğum tercih edilir. Bugün gelişmiş ülkelerde her 4 doğumdan biri sezaryan ile olmaktadır. Bunun nedenleri şunlardır.<br />Sezaryan tehlikesiz bir doğum şekli haline gelmiştir.<br />Normal doğum sırasında Can uzun süreler oksijensiz kalır. Sancılar sırasında olan bu durum uzun sürerse Can'da bazı hasarlar olabilir. Sezaryanda böyle bir tehlike yoktur.<br />Normal doğum sırasında ıkınmalara ve zorlanmalara bağlı olarak rahim ve idrar kesesi sarkmaları olur. Uterus ağzı yırtıklara bağlı akıntı şikayetleri olabilir. Rahim ağzının genişlemesine bağlı olarak cinsel ilişkide eski zevk kalmayabilir. Sezaryan ile bu sakıncalar ortadan kalkmıştır.<br />Çoğu zaman normal doğum sonrası çekilen sıkıntılar sezaryan'a göre daha fazla olur. Epizyotomi dikişleri şişer, mikrop kapabilir. Anne otururken ve dışkılarken siddetli sancı yapabilir. Dikişler iltihap kaparsa epizyotomi kesisi açılabilir ve aylarca süren sıkıntılar doğurur.<br />Sezaryan esnasında uterus veya yumurtalıklarda mevcut myom, kist gibi oluşumları çıkarma şansı doğar, Anne ikinci bir ameliyat olasılığından kurtulur.<br />Sezaryan ile daha zeki bebekler...<br />Ancak sezaryan ile doğumun en büyük amacı doğacak çocukların zeka ve akıl yönünden geri kalmamasını sağlamaktır.<br />Can anne karnında uterus içinde bulunmaktadır. Can Anne'ye göbek kordonu ve plasenta aracılığıyla bağlıdır.<br />Doğum eylemi başladıktan sonra sancılar sırasında göbek kordonu sıkışabilir ve bebeğe giden kan ve oksijen miktarı azalabilir. Bu durumda Can'ın beynindeki hücreler ölmeye başlar. Bu olay zamanında farkedilmeyip gerekli önlem alınmazsa bebek tüm ömrü boyunca sakat ya da geri zekalı olabilir. Bu geri zekalılık çoğu zaman farkedilmeyecek kadar hafif olur. Ancak çocuk büyüyüp okula gitmeye başladıktan sonra zeka eksikliği belirmeye başlar. Derslerde, okullara giriş sınavlarında başarı gösteremez.<br /><br />Sezaryanın riskleri...<br />Herşeye rağmen sezaryan bir operasyondur. Karın açılmaktadır. Karın içi iltihaplanma riski her zaman vardır. Dikişlerde, ciltaltında kanama ve iltihap ile karşılaşılabilir.<br />Sezaryan ile kan kaybı normal doğuma göre daha fazladır. 2. veya 3. kez yapılan sezaryanlar 1. lere göre daha risklidir. Çünkü ilk sezaryandan yapışıklıklar kalmıştır. Idrar kesesi yukarı kaymış olabilir. Idrar kesesinin veya idrar yollarının zedelenme riski vardır.<br />Sezaryan sonrası dikiş bölgesindeki sancılar 3-4 gün devam eder ve Anne'nin hareketlerini ve emzirmesini güçleştirir.<br />Genel anestezi ile yapılan sezaryanlarda anesteziye bağlı sıkıntılar olabilir. Bu şekilde sezaryan ile doğum yapanlarda Anne ölüm oranı vajinal doğuma göre 3-4 kat fazladır.<br /><br />NEDEN SEZARYAN ILE DOĞUM?..<br />Baş-Çatı uyumsuzluğu...<br />En sık sezaryan nedeni Can'ın başı ile Anne'nin kemik çatısının birbirine uymamasıdır. Ya Can'ın başı çok büyük olmakta ya da Anne'nin kemik çatısı ileri derecede dar olmaktadır. Ya da baş ile çatı birbirine uyar büyüklüktedir. Ancak başın kemik çatıya oturuş şekli başın çatıdan geçişini engeller.<br />Bazan doğum ilerler. Baş iyice kemik çatının içine yerleşir. Ama pozisyonu ters oturur. Bir türlü son hareketi yapıp dışarı çıkamaz. Bu durumda sancılar ne kadar güçlü olursa olsun Can'ın başı belli bir noktadan ileri geçemez. Sezaryan yapılmadığı takdirde hem Anne'nin hem de Can'ın yaşamı tehlikeye girer. Hamilelik sırasında yapılan kontrollerde bu uyuşmazlığı önceden saptayabilmekteyiz. Böylece gereksiz sancı çektirmeden planlı sezaryan ile doğum yaptırmaktayız.<br />- Can Sıkıntı da...<br />Ikinci sık neden Can'ın sancılar başladıktan sonra sıkıntıya girmesidir. Bu durum Can için bir çeşit nefes darlığıdır. Bu durum daha çok gelişmesi geri kalmış ve Anne karnında iyi beslenememiş Can'larda görülür. Ayrıca doğum gününün geçmesi, kordonun Can boynuna dolanması, ya da düğümlenmesi bu sıkıntıya neden olabilir. Bu durumun oluşabileceği düzgün ve dikkatli yapılan kontrollerle anlaşılabilir ve uygun zamanda Anne'yi normal doğuma bırakmadan sezaryanla doğurtmak gerekir.<br />Gelişme geriliği olan, yeteri kadar Anne karnında beslenememiş Can'ların eylem sırasında sıkıntıya girme oranı yüksektir. Bu nedenle belirgin gelişme geriliği olan Canları fazla sıkıntıya sokmadan sezaryanla doğurtmak en uygun yol olur.<br />Bazen Can sağlıklıdır ve doğum normal ilerlemektedir. Ama bir süre sonra Can'ın sıkıntıya girmeye başladığını gösteren belirtiler ortaya çıkar. Kalp sesleri bozulmaya, Can'ın dışkısı suyun içinde gözükmeye başlar. Bu durumda ya kordon sıkışmıştır, ya da plasentada ayrılmalar olmaktadır. Kordonu kısa olan Can, aşağı doğru hareket edince sıkıntıya girer. Böyle durumlarda doğum yakınsa Anne'ye oksijen vererek, pozisyonun değiştirerek ve doğuma aktif olarak yardım ederek vajinal yoldan doğurtma şansı değerlendirilebilir. Ama Anne uzun sürecek bir doğum sürecinin başında ise sezaryan yeğlenmelidir.<br />Kanamalar...<br />Üçüncü önemli sezaryan nedeni kanamadır. Eğer Can'ın sonu önde yerleşmişse ya da doğum bitmeden son ayrılmaya başlamışsa çok şiddetli kanamalar olur. Düzenli kontrole gelen Annelerde bu tehlikeler önceden farkedilebilir ve zamanında sezaryan yapılarak hiç bir tehlike yaşamadan hamilelik sonlandırılır. Yüksek tansiyonu olan veya son aylarda tansiyonu yükselmiş hamilelelerde son ayrılma riski daha fazladır. P><br />Ters Duruşlar...<br />Dördüncü önemli neden Can'ın uterusta ters ya da yan durmasıdır. 100 hamilelikten %95'inde en geç son ayda Can'ın başı aşağı doğru dönerek kemik çatıya yerleşir. 100 hamileden 5'inde ise Can bu dönüşü yapamaz ve poposuyla kemik çatıya yerleşir. Burada ters geliş söz konusudur.<br />Doğum eylemi sırasında baş önden ise doğum yolunu açar. Başın geçtiği her yerden gövde rahatlıkla geçer. Çünkü gövde başa göre daha esnektir. Bu nedenle popo önde giderken doğum yavaş ilerler. Poponun geçtiği yerden baş geçemeyebilir.<br />Ters gelişte vajinal yoldan doğum yaptırmaya çalışmak, Can'ın geleceği ile kumar oynmaktır. Doğumun son anına kadar neler olacağı bilinemez. Can'ın vücudu doğup kafası içeride sıkışabilir. Can canlı bile doğsa ileride bir çok sakatlıklar ortaya çıkabilir. Onun için ters gelişlerde doğum sancılarını beklemeden sezaryan yapmak en uygunudur.<br />Diğer nedenler...<br />Can'ın çok iri olması, Anne'ye ait şeker, tansiyon gibi hastalıklar, sonun önde gelmesi, ikiz hamilelikler, erken doğumlar sayılabilir.<br />- Eski Sezaryanlılar...<br />Bu konudaki genel eğilim daha önce sezaryanla doğum yapmış Anneleri yine sezaryanla doğurtmaktır. Öncelikle ilk doğumda sezaryana yol açan neden sürüyorsa sezaryan kararı verilir. Bu neden ortadan kalkmış olsa bile eski dikiş yerlerinin zorlanmasından ve açılmasından korkulur. Bu nedenle yerleşmiş bir deyiş vardır."Bir kez sezaryan, daima sezaryan". Ancak bu yaklaşım son yıllarda değişmiştir. Gelişmiş ülkelerde sezaryanla doğumun maliyeti normal doğuma oranla çok fazladır. Bu nedenle özellikle özel sağlık sigortası yapan şirketlerin de zorlamasıyla daha önce sezaryanla doğum yapmış Annelere ikinci hamileliklerinde vajinal doğum denenmesi yaygınlaşmaktadır.<br />Son yıllarda ABD'de eski sezaryanlıların %60 a yakını vajinal yoldan doğurtulmaya başlanmıştır. Iyi seçilmiş olgularda vajinal doğum şansı oldukça yüksektir. O korkulan rahim yırtılmasının görülme sıklığı da fazla değildir. Ancak ülkemizin koşulları henüz bu yaklaşımın çok uzağındadır. Çünkü bu hamilelerde doğum eyleminin çok dikkatli izlenmesi gerekirki bu özel hastanelerde bile mümkün değildir. Ayrıca Ülkemizde hastalara kendilerine yapılan işlemleri anlatan epikriz dediğimiz tıbbi raporun verilmesi yaygın değildir. Bu durumda ilk sezaryanın gerekçeleri bilinemez. Uterusa yapılan kesinin yeri önemlidir. Eğer kesi biraz yukarıdan yapılmış ise vajinal doğum sırasında yırtılma riski aşağıdan yapılmış kesilere göre daha fazladır.<br /><br />Isteğe Bağlı Sezaryan...<br />Hiçbir tıbbi gereklilik yokken isteğe bağlı sezaryan yapılması ne kadar doğrudur? Bu oldukça tartışmalı bir konudur. Bazı hekimler keyfi sezaryana karşıdır. Gerekmedikçe sezaryan yapmazlar. Ama çoğu hekim keyfi sezaryanı benimsemiştir. Bana göre de bir ailenin sezaryan tercih etme hakkı olmalıdır. Bir kişi vücuduna ne gibi girişimlerde bulunulabileceği hakkında karar verebilir. Annede normal doğum yerine sezaryanı yeğleyebilir<br />Epidural anestezi ile sezaryan,<br />1) Anne uyumadığı için Can'ını çıktığı anda görebilir.<br />2) Uyuşturucu verilmediği için Can çok sağlıklı doğar.<br />3) Genel anestezide Can'ın az ilaç alması için çok hızlı çıkarılması gerekir. Bu nedenle kan kaybı fazla olur, dokular daha fazla zedelenir. Oysa epidural anestezide aceleye gerek yoktur. Böylece ameliyat sonrası iyileşme daha çabuk olur.<br />4) Genel anestezi alındığında, alınan gazlara bağlı olarak Can çıktıktan sonra uterus iyi kasılamaz ve kan kaybı fazla olur. Epidural anestezide ise böyle bir risk yoktur.<br />5) Ameliyat sonrası ağrı duyulmaz. Çünkü sadece kesilen yerler uyuşmuştur. Gaz sancısı oluşmaz.</strong></div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-33401862139845990222008-10-21T03:56:00.000+03:002008-10-21T03:58:13.567+03:00Cinsel ilişki<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:P12k6Bt7eIz5QM:http://img2.blogcu.com/images/k/a/r/kartanemm/kadin_erkek_utanma.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:P12k6Bt7eIz5QM:http://img2.blogcu.com/images/k/a/r/kartanemm/kadin_erkek_utanma.jpg" border="0" /></a><br /><div><strong>Başlangıç Safhası: Terketmek erkek için kabalık, kadın için eziyettir. Beş duyudanda faydalanmalıdır. </strong></div><br /><div><br /><strong>Görme </strong></div><br /><div><strong>İlişki öncesi gözler cinsel hisleri tahrik edecek şeyleri görmeli. -Vakit gece ise, fazla ışıklı olmaması, ışığın söndürülmesi veya ışığın az olması uygundur. -Kadında veya erkekte ister giyinik ister çıplak olsun gözleri rahatsız edecek, az-çok soğukluk etkisi yapacak görüntüler olmamalı.-Kadının -dışarıya değil erkeğine karşı süslenmesi gerekir.</strong></div><br /><div><br /><strong>Duyma<br />-İlişki öncesinde can sıkıcı sözler olmamalı -Gönül alıcı fısıldaşmalar, tatlı bir sohbet en azından sevgi dolu birkaç söz. </strong></div><br /><div><br /><strong>Koklama </strong></div><br /><div><br /><strong>-Güzel kokular etkileyicidir. Bu inceliği bilen kadın, o anda güzel kokularla kokulanmayı da ihmâl etmez. -Bedenin temizliği ve hoş olmayan kokudan arınmış olması da yeterlidir. -Eşlerin temiz vücudlarından birbirine verdiği fıtrî ve tabii kokunun, başlı başına te'sirli bir gücü vardır. -En çok rahatsız edici kokular, ağız kokusu ile ağır ter kokusudur. -Vücudda fazla ter toplayan koltukaltı ve kasık bölgeleri, haftada bir tıraş edilmeli ve yıkanmalıdır.</strong></div><br /><div><br /><strong>Tatma </strong></div><br /><div><br /><strong>-Dişler fırçalanmalı veya misvâklanmalıdır. -Ağızda soğan sarmısak veya sigara kokusu rahatsız edicidir. -İlişki başlangıcında ağız bölgesinin, dil ve dudaklar çevresinde yaptığı temaslar da, tatma hissinden gerekli zevki almaya yeterlidir.. </strong></div><br /><div><br /><strong>Dokunma ve Okşama </strong></div><br /><div><strong></strong></div><br /><div><strong>İlişkiye hazırlanmada "aşk oyunları" denilen en te'sirli yöntem vücudun çeşitli yerlerine yapılan dokunma ve okşama işidir. Bunun için önce yeteri kadar soyunmuş olmalıdır. -Üst vücudda bir iç elbisesinden başkasını bırakmamak, hattâ vaziyete göre, yatak içinde soyunmuş olmak, ilişki zevkinin ziyâdesiyle yaşanmasını sağlar. -Dokunma ve okşama vazifesi, kadından çok erkeğe düşer. -Kadında omuz ve dizlerden mahrem yerlere kadar birçok bölge, okşanmaya karşı hassastır. -Temas ve taramalar, çevreden merkeze doğru kayarak, kadında asıl temâs için kuvvetli bir arzu belirinceye kadar devam etmelidir.</strong></div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-70104964839865416362008-10-21T03:52:00.001+03:002008-10-21T03:53:49.038+03:00Terbiyeli Kış Türlüsü (4 Kişilik)<a href="http://resim.nepisirsem.com/resimliyemek/ymk_1336.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://resim.nepisirsem.com/resimliyemek/ymk_1336.jpg" border="0" /></a><br /><div><strong>Malzemeler</strong></div><div><strong>2 Soğan</strong></div><div><strong>6-7 Pırasa</strong></div><div><strong>300 gr Kereviz</strong></div><div><strong>2 Havuç</strong></div><div><strong>150 gr Kuşbaşı Koyun Eti</strong></div><div><strong>2 Çorba Kaşığı Margarin</strong></div><div><strong>3 Su Bardağı Sıcak Su</strong></div><div><strong>2 Yumurta Sarısı</strong></div><div><strong>1/2 Limon Suyu</strong></div><div><strong>Tuz, Karabiber</strong></div><div><strong>Yemeğin Tarifi Soğanları küçük küpler halinde doğrayın. Margarini tencerede eritip soğan ve eti ilave edin. Etler suyunu salıp tekrar çekinceye kadar yaklaşık 20 dakika kavurun. Sıcak su ve tuz ekleyip kapağı kapalı olarak yarım saat kadar pişirin.Pırasaları temizleyip yarım parmak kalınlığında doğrayın. Kerevizi yarım ay şeklinde dilimleyin. Havuçları verev olarak ince ince dilimleyin. Doğranmış pırasa, kereviz ve havucu ete ilave edip kısık ateşte yarım saat daha pişirin.Geniş bir kasede yumurta sarıları ve limon suyunu çırpın. Yemeğin suyundan yarım su bardağı kadarını ekİeyip iyice karıştırın. Hazırladığınız terbiyeyi yemeğin üzerine gezdirerek döküp 5-6 dakika sonra ateşten alın. Sıcak olarak servis yapın.Dikkat! Terbiyeli kış türlüsünü et suyu ile hazırlarsanız çok daha lezzetli olacaktır.</strong></div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-48805037785504181852008-10-21T03:48:00.001+03:002008-10-21T03:50:44.498+03:00Hamilelik Testleri<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:UJsVallNAGcd2M:http://www.zamazing.org/imaj/delihayat/usb-home-pregnancy-test.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:UJsVallNAGcd2M:http://www.zamazing.org/imaj/delihayat/usb-home-pregnancy-test.jpg" border="0" /></a><br /><div>Adet kesilmesinden sonra gebelik olup olmadığı tespitedilebilir. Erken hamilelik döneminde gelişen plasenta tarafından yapılan HCG(human koryon gonodatropin) annenin kanında ve idrarında bulunmaktadır.Yapılan hamilelik testleride bu hormonun tayinine dayanır. </div><br /><div><br /><strong>Evde yapılan hamilelik testleri</strong></div><br /><div></div><br /><div>Evdeki hamilelik test cihazlarının çoğunu eczaneden reçetesiz tayin edebilirsiniz. Eğer vücudunuzda yeterince HCG varsa,test cihazlarında bulunan kimyasal maddeler idrarınızdaki HCG ile reaksiyona girecektir. Testler HCG varlığını farklı yollarla gösterir.Bazıları sıvı içerisinde bir halka oluştururken bazıları da renk değiştirirler.Eğer usulüne uygun kullanılmazlarsa çok kolay yanlış sonuçlaraulaşılabilir. Bundan dolayı cihazlardaki bütün kurallara dikkatle uyulması çok önemlidir.Evde yapılan hamilelik testleri büyük ölçüde doğru olmalarına karşın %100 değillerdir.Yalancı negatif (hamile olduğunuz halde test olmadığınızı gösteriyor) sonuçlar az da olsaoluşabilmektedir. Evde yapılan teste negatif sonuç aldığınız halde hamile kaldığınızıdüşünüyorsanız zaman kaybetmeden hemen doktorunuza başvurun.Doktorunuz daha güvenilir testleri size uygulayacaktır.</div><br /><div><br /><strong>Laboratuarda idrar testi</strong></div><br /><div></div><br /><div>Tıpkı evde uygulanan test gibi,bu testte idrardaki HCG yi %100 e yakın bir doğrulukla ve hamile kalındıktan sonraki 7-10 gün gibikısa bir sürede tespit eder.<br />Kan testiBu test %100 doğrulukla yapılmaktadır ve hamile kalındıktan sonraki ilk haftada pozitif sonuçverir. Bu testte serum yada kandaki HCG hormon düzeyinin artışı tespitedilir. Yalnız labratuvarda yapılan bu test en kesin sonucuverir.. Ayrıca bu test hamilelik süresinin saptanmasında da yardımcı olur. Bazı durumlarda (erken tespit istendiğinde) idrar testi ile görülmeyen hamileliği kan testi ile görürsünüz.</div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-86490190064946416322008-10-21T03:43:00.000+03:002008-10-21T03:47:04.157+03:00Bebeğin Cinsiyeti Kaçıncı Ayda Belli Olur?<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:Ufnh3zWKUIbUKM:http://www.annelik.org/images/hamilelik_kilo.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:Ufnh3zWKUIbUKM:http://www.annelik.org/images/hamilelik_kilo.jpg" border="0" /></a><br /><div>Uzmanlar bu konu ile ilgili olarak,''Aslında bebeğin cinsiyeti döllenme meydana geldiği anda bellidir.</div><br /><div>Burada tek belirleyici babadan gelen spermin cinsidir. </div><br /><div>Eğer bu sperm Y kromozomu taşıyor ise bebek erkek, X kromozomu taşıyor ise bebek kızı olacaktır. </div><br /><div>Ancak bu cinsiyetin tespiti ancak dış cinsel organlar ultrason ile görülebilecek büyüklüğe ulaştığında mümkün olur.</div><br /><div></div><br /><div>Genellikle 14-16. haftalardan itibaren tecrübeli gözler bebek cinsiyetini saptayabilir. </div><br /><div>Tanı amaçlı yapılan ve bebekten doku alınmak sureti ile gerçekleştirilen biopsi sonucu bebeğin cinsiyeti %100 doğrulukla saptanır ancak bu işlemler sadece tıbbi bir gereklilik varsa yapılır.</div><br /><div></div><br /><div>Sadece cinsiyet tayini için yapılmaz.Bebeğin cinsiyeti hamileliğin 15. haftasındna itibaren ultrasonla belirlenebilir''diye konuşturlar.</div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-34329508417209513772008-10-21T03:38:00.000+03:002008-10-21T03:42:28.664+03:00Gebelik BelirtileriGebeliğin en önemli bulgusu adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi gebelik anlamına gelmez. Yaşam tarzındaki herhangi bir değişiklik, çeşitli rahatsızlıklar, diet, psikolojik durum değişiklikleri,stres gibi pek çok faktör adet gecikmesine neden olabilir.<br /><br />Bebek sahibi olmak için bir kadının en uygun olduğu yaş dilimi 18-35 yaşlar arasıdır.Bu dönemin başlangıcında kadının kendi vücudu gelişimini tamamlamıştır ve bir bebek gelişimi için uygun hale gelmiştir.<br /><br />Yaşınız ya da pozisyonunuz ne olursa olsun gebe kalmak istediğinizde ya da gebe olduğunuzu düşündüğünüzde mutlaka uzman bir hekime müraacat etmelisiniz.<br /><br />Gebelik ne zaman başlar ?Gebelik erkekten gelen spermin kadının yumurtalıklarından atılan yumurta hücresini döllediği anda başlar.Bu andan 8.haftanın sonuna kadar olan dönem ebryonik dönem olarak adlandırılır. Sekizinci haftadan doğuma kadar olan süreye de fetal dönem denir.<br /><br />Gebelik yaşı nasıl hesaplanır ?Gebelik yaşı hesaplanırken gebe kalındığı düşünülen ilişkinin gerçekleştiği gün kriter olarak alınmaz. Tüm dünyada ve terminolojide bir standart sağlayabilmek amacıyla son adet kanamasının ilk günü (SAT, son adet tarihi) gebeliğin başlangıcı olarak alınır. Gebelik yaşı hesaplanırken ay kullanılmaz. İnsanlarda gebelik 280 gün sürer. Bu 40 haftaya denk gelmektedir. Sonuç olarak gebelik hafta olarak tanımlanır ve başlangıcı olarak da son adet kanamasının ilk günü esas alınır.<br />Bebeğin doğum tarihi nasıl hesaplanır ?Bebeğin beklenen doğum tarihini (BDT) hesaplamak için oldukça basit bir yöntem vardır: 7 gün ekle 3 ay çıkart. Negele yöntemi adı verilen bu sistemde SAT'ne 7 gün eklenir ve 3 ay geriye gidilir. Bir örnekle açıklayacak olursak son adet kanamasının ilk günü 7 Temmuz olan bir anne adayını ele alalım.<br /><br />Bu hasta için beklenen doğum tarihi 14 Nisan'dır. Ancak bebeklerin sadece %5'i bu tarihte doğar. 38 hafta ile 42 hafta arası doğan bebekler normal kabul edilirken 38 haftadan önce doğanlar preterm 42 haftadan sonra doğanlar postterm olarak adlandırılır. Prematürite ise bebeğin yaşını değil gelişimini anlatan bir ifadedir. Örneğin 36 haftalık doğan bir bebek preterm olmasına yani erken doğmasına rğme eğer akciğer gelişimini tamamlamış ise prematür değildir.<br /><br />Gebeliğin belirtileriGebeliğin en önemli bulgusu adet gecikmesidir. Ancak her adet gecikmesi gebelik anlamına gelmez. Yaşam tarzındaki herhngi bir değişiklik, çeşitli rahatsızlıklar, diet, psikolojik durum değişiklikleri, stres gibi pek çok faktör adet gecikmesine neden olabilir.<br /><br />Gebelik testleriGebe olduğunuzu ne kadar erken öğrenilirse , gebelik ile ilgili bakıma o kadar erken başlanabilir. Bu nedenle adet gecikmesi olan her kadın vakit kaybetmeden gebelik testi yaptırmalıdır.<br />Gebeliğin oluşması ile birlikte gebelik ürününüden bazı hormonlar salgılanmaya başlar. Bu gebeliğe özgü hormonlar kadının adet siklusunu kesintiye uğratır ve kadın gebelik süresince adet görmez.<br />Kanda ve idrarda bu hormonların tayini ile gebelik teşhisi konabilir. Kanda bakılan hormon daha henüz ortada bir adet gecikmesi olmadan önce bile gebeliği gösterebilir. İdrarda ise sıklıkla 7-10 günlük bir gecikmeden sonra gebelik saptanabilir.<br /> Piyasada satılan ve kişinini kendi kendine uyguladığı testlerin güvenilirliği labovatuardakilere oranla biraz daha düşüktür.<br />Bu nedenle adet gecikmesi olan ve kendi kendine yaptığı test negatif çıkan kadınlar da hekimlerini konu hakkında bilgilendirmeli ve onun tavsiyelerine uymalıdırlar.<br /><br />Duygulanım değişiklikleriGebeliğin ilk 3 ayında anne adayında bazı psikolojik değişiklikler meydana gelebilir.<br />Kişi çok neşeliyken bir anda ağlama krizlerine tutulabilir. bazı günler çok sinirliyken bazı günler sakin olabilir. Bünye gebeliğe uyum sağladıkça bu sorunlar da yavaş yavaş ortadan kalkar.<br /><br />Ancak gebeliğin son haftalarında tekrar bir huzursuzluk ortaya çıkabilir.Kişi sinirli, heyecanlı olabilir, Uyku problemleri ortaya çıkabilir. Bunlar fazla endişeedilmemesi gereken durumlardır. Hemen hemen her kadın bu duyguları yaşar.<br />Aynı şekilde baba adayında da bazı değişiklikler görülebilir. Eşinin durumu hakkında endişeler taşıyabilir ve konu hakkında bilgisi yoksa ona yardım edememenin sıkıntısını yaşar. Bu nedenle çiftler kendilerinden önce böyle bir deneyim yaşayan arkadaşları ile konuşarak onların tecrübelerinden yararlanabilirler. Ancak unutulmamalıdır ki en profesyonel yardım konunun uzmanı olan bir hekimden alınabilir.<br /><br />Bebek hareketleri ilk ne zaman hissedilir ?Daha önce doğum yapmış olan hanımlar bu konuda da tecrübelerini gösterirler. Bu hanımlar genelde 16. hafta civarında bebeğin oynadığını hissederken ilk gebeliğini yaşayanlar 19-20. haftalarda bu hisle tanışırlar. Hanımlar bunu içlerinde bir kuşun kanat çırpmasına benzetmektedirler. <br />Ne sıklıkta doktor kontrolü gereklidir ?32 haftaya kadar ayda bir kez, 32-36 haftalar arası 15 günde bir, bu tarihten doğuma kadar da doktorunuzun uygun göreceği sıklıklarda kontrol gereklidir. Bu kontrollerde bazı temel tetkikler yapılır, bebeğin ve gebenin gelişimi kontrol edilir ve standartlara uygun olup olmadığı saptanır, bebekte ya da gebede olası bir anormalik saptanır ise buna yönelik tedaviler planlanır ve yapılır, bazı özel gebelerde gereken özel tetkikler ve araştırmalar gerçekleştirilir.<br />Bebeğinizin ve kendi sağlığınız için gebelikte hekiminizi düzenli olarak ziyeret etmeyi ihmal etmeyiniz.<br />Bebeğin cinsiyeti ne zaman belli olur ?Aslında bebeğin cinsiyeti döllenme meydana geldiği anda bellidir.Burada tek belirleyici babadan gelen spermin cinsidir. Eğer bu sperm Y kromozomu taşıyor ise bebek erkek, X kromozomu taşıyor ise bebek kızı olacaktır. Ancak bu cinsiyetin tespiti ancak dış cinsel organlar ultrason ile görülebilecek büyüklüğe ulaştığında mümkün olur.<br /><br />Genellikle 14-16. haftalardan itibaren tecrübeli gözler bebek cinsiyetini saptayabilir. Tanı amaçlı yapılan ve bebekten doku alınmak sureti ile gerçekleştirilen biopsi sonucu bebeğin cinsiyeti %100 doğrulukla saptanır ancak bu işlemler sadece tıbbi bir gereklilik varsa yapılır. Sadece cinsiyet tayini için yapılmaz.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-90384283741991644692008-10-20T19:24:00.000+03:002008-12-10T09:05:06.001+02:00Genc Kalmak<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:HqzBjCnWJkXRsM:https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWMow1pbL2B9QDt5xJhIHN2gYyYp6T1O5DSDlNAMpA-tqKmfJYfpufxeEP3sh3ONbt5HBGo1xyG-LkoDHgIQuVVyJi2a_wLMOaZf8h6_wDuyt5a0XlKx-EQI60WB0EVVsz1RTG3ZkGHJs/s320/g%C3%BCzel.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:HqzBjCnWJkXRsM:https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWMow1pbL2B9QDt5xJhIHN2gYyYp6T1O5DSDlNAMpA-tqKmfJYfpufxeEP3sh3ONbt5HBGo1xyG-LkoDHgIQuVVyJi2a_wLMOaZf8h6_wDuyt5a0XlKx-EQI60WB0EVVsz1RTG3ZkGHJs/s320/g%C3%BCzel.jpg" border="0" /></a><br /><p>Soğuk ve Sıcaktan Korunmak</p><br /><p>Her mevsim farklı keyifler getirir.Yaz, deniz ve güneşin yanı sıra özgürlüğün, açık havada yaşamanın mevsimidir.Kış ise kar, kayak,sinemalar, iç mekanlardaki sosyal olaylarla renklenir.Gerekli önlemleri alırsak, her mevsimin tadını doyasıya çıkarabiliriz.cildimizin yaz-kış demeden daima korunmaya ihtiyacı vardır.Özellikle yüzümüz çevreden gelen her türlü etkiye karşı savunmasızdır.Bu nedenle ona iyi bakmalıyız.Kış mevsimiyle birlikte bazı cilt rahatsızlıkları artar.Bunların başında akne,sedef,egzama ve vitiligo gibi sorunlar gelir.Soğuk havanın neden olduğu cilt kuruluğu cildin yaşlanma sürecini hızlandırır.Kışın karşı olduğumuz en büyük sorunlar;dışarıdaki soğuk ve kuru havalar, sert rüzgârlar, çevre kirliliği ve asit yağmurlardır.Kapalı ortamlarda geçirdiğimiz süreler de cildimizi olumsuz yönde etkiler.Örneğin;iç mekânlarda taze havadan mahrum kalırız. Sıcak kaloriferler, soba ve klima gibi ısıtıcı cihazlar havayı kurutur.Dışarıdaki soğuk hava cildimize ne kadar zarar verirse, evlerin ve iş yerlerinin gereğinden fazla ısıtılması da en az o kadar zararlıdır.</p><br /><p>SICAK SUYA DİKKAT!!!</p><br /><p>Kışın en büyük ihtiyacımız nem ve temiz hava...Bir yandan havayı diğer yandan da cildimizi nemlendirmek için tedbir almalıyız.Soğuk, yağışlı ve rüzgârlı günlerde, cildimizi korumak için elimizden geldiği kadar örtünün.Günde en az 2 litre su için.Aşırı sıcak suyla yıkanmayın.Elektrikli battaniyeler içinde uyumayın.Ev ve iş yerinde buhar makinesi çalıştırın.Kalorifer üzerine ıslak havlular koyun veya sobanın üzerinde bir çaydanlık su kaynatarak odadaki nem oranını artırın.</p><br /><p>KIŞ KOZMETİKLERİ</p><br /><p>Kış boyunca daha besleyici ve biraz daha güçlü kremler kullanmamız gerekir.Cildimiz kuru da olsa, yağlı da olsa onu nemlendirmeyi ihmal etmemeliyiz.İçinde A, C, E vitaminleri gibi antioksidanlar, bal, aloevera ve meyve asitleri bulunan onarıcı bakım ürünleri kullanın.Cildinizi besleyici maskelerle canlandırın.Özellikle bal avokado püresi, süt ve kayısı yağı, kivi ve muz gibi malzemelerden yapabileceğiniz maskeler cildin nem dengesini korur ve onu besler.Temizleyici olarak jel yerine daha kremsi ürünleri tercih edin.Cildiniz kuru ise solaryumdan uzak durun... </p>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-6095860485271176382008-10-20T19:20:00.000+03:002008-10-20T19:23:45.910+03:00Sarkık Gögüsler Dikleşsin<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:WMyq8WAuoQ8yHM:http://www.xn--mehmetskmen-xfb.com.tr/masaj/haber_imaj/image/sutyen11.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:WMyq8WAuoQ8yHM:http://www.xn--mehmetskmen-xfb.com.tr/masaj/haber_imaj/image/sutyen11.jpg" border="0" /></a><br /><div>Doğru sutyen kullanın<br />Çoğu kadın yanlış beden iç çamaşırı kullanır. Bu konuda uzman birine veya arkadaşınıza başvurarak bedeninize göre bir iç çamaşırı alın. Doğru beden bir sutyen ve askı, göğüslerinizin dik görünmesini sağlar.<br /><br />Sutyenlerinizi kafes olarak düşünün<br />Her zaman sutyeninizin göğsünüzü tam kapladığından emin olun. Böylece üst tarafınız daha ince ve göğüsleriniz dik görünecek..<br /><br />Eğer onlara sahipseniz, havanızı atın..<br />Göğüsleriniz olduğunu unutmayın. Eğer onları gizlemeye çalışırsanız, sonunda bel ağrısı sorunu yaşayabilirsiniz. Boynunuzu göğsünüze kadar açık bırakarak göğsünüz ileri şekilde yürüyün. Göğüslerinizin kaç beden olduğunun bir önemi yok, onları görülebilir şekilde dik durmalısınız.<br /><br />Telli bir sutyen alın<br />Telli sutyen göğsünüzün yükünü azaltarak, dik ve yukarı doğru olmasını sağlar. Diğer sutyenlerden biraz daha maliyetli olsa da belinizi daha ince gösterir.<br /><br />Silikonlu veya süngerli iç çamaşırlarını tercih edin<br />Sutyeni dolduracak kadar büyük göğüsleriniz yoksa, silikonlu veya süngerli sutyenleri tercih edin.<br /><br />Boyundan bağlanan veya straplez tercih edin<br />Göğüs yapınız dar ve göğüsleriniz küçükse, boyundan bağlamalı veya straplez sutyen ile harika görünebilirsiniz. Köşeli kesimler vücudunuzun, omuzlarınızın daha hoş görünmesini sağlayabilir.<br /><br />Derin göğüs dekolteli üst ile göğüslerinizi ayıran sutyen giyin<br />Derin V yakalı tişört veya gömleğinizle giyeceğiniz göğüslerinizin arasını açan bir sutyeniniz varsa oldukça çekici görünebilirsiniz.<br /><br />Göğüsleriniz sutyenden taşmasın<br />Eğer doğru beden bişr sutyen seçerseniz, göğüslerinizi yükseltir, belinizin yükünü azaltırsınız. Bu nedenle göğüslerinizin sutyeninizden taşmamasına özen gösterin..<br /><br />Yıllarca aynı sutyeni giymeyin<br />Sutyenler sıkıdır ve dışarıda giyilir. Vücudunuz ve göğüslerinizin bedeni yılların etkisiyle değişebilir. Şimdi ve daha sonra her zaman kendinize yeni bir sutyen alın. Bu daha canlı görünmenizi sağlar.<br /><br />Hatlarınızı belli eden, üzerinize oturan ceket giyin<br />Bol ceketler belinizi ve göğsünüzü kapatır. Bu sizin kare ve biçimsiz görünmenize neden olur. Sıkı bir ceket belinizi ve göğsünüzün hatlarını ortaya çıkarır.</div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-49082782639425063312008-10-20T19:11:00.000+03:002008-12-10T09:05:06.028+02:00Acaba Ne Giysem? Diyorsaniz...<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:JjG_XN0Aw3OGHM:https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBLkoBeZONutpYPrnhEQcpEEIN7IOu1pzXjaKsBVtZzxoGjn3rh8wbdYSNSODzXnnDHWftwVq7_ZV1EXz_Jww7tFRfpmL-eJNIvqU4fjhSKw5y09UDKBlK7A-wezCjFYlhDkMP4uADYiM/s400/hj.JPG"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:JjG_XN0Aw3OGHM:https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBLkoBeZONutpYPrnhEQcpEEIN7IOu1pzXjaKsBVtZzxoGjn3rh8wbdYSNSODzXnnDHWftwVq7_ZV1EXz_Jww7tFRfpmL-eJNIvqU4fjhSKw5y09UDKBlK7A-wezCjFYlhDkMP4uADYiM/s400/hj.JPG" border="0" /></a><br /><div>Uzun boylu, kısa boylu, şişman, zayıf hiç fark etmez. Güzel ve estetik görünmek için önemli olan vücut şeklinize uygun kıyafet seçimini yapmak. Unutmayın daha güzel ve zarif görünmek sizin elinizde.</div><br /><div></div><br /><div>Sizin için kıyafet seçmek bir ızdıraba mı dönüşüyor? Her gün aynanın karşısına geçip “Acaba bugün ne giysem?” diye mi düşünüyorsunuz? O zaman şu an doğru yazıyı okuyorsunuz. İşte size vücut şeklinize uygun giyim önerileri... </div><br /><div></div><br /><div>Balıketli bir vücuda sahipseniz... </div><br /><div></div><br /><div>Toplu kadınlar genellikle bol giysiler ve gösterişsiz renklerle vücutlarını saklamak eğilimindedir. Ancak bunun yerine üzerinize oturan, göğüs ve kalçalarınızı saran giysileri tercih etmekte fayda var. Vücudunuzun beğendiğiniz yanlarını öne çıkarmak için aksesuarlardan da yararlanabilirsiniz. Mesela dikkati ince belinize çekmek için, kontrast renklerde şık bir kemeri, gözden kaçmayacak parlak ayakkabılarla tamamlayabilirsiniz. Unutmayın, bol kesimli giysiler sizi daha da hımbıl gösterir. Üzerinize oturan tok kumaşlar daha şık durur. Olmazsa olmazlar </div><br /><div></div><br /><div>*Kalçaları dik tutacak, bacaklarınızı uzun gösterecek size uygun yapılmış bir pantolon.</div><br /><div>*Korse şeklindeki üstler belinizi de ortaya çıkarmada birebirdir. </div><br /><div>*Rahat, yüksek topuklu bir ayakkabı, hem uzun gösterir, hem de yürürken salınmanızı sağlar. </div><br /><div></div><br /><div>Uzun ve inceyim diyenler </div><br /><div></div><br /><div>Bu vücut tipine sahip kadınlar her şeyi giyebilirler. Üstte taşınması zor pek çok trend, bu vücut tipinde harika durur. Bu nedenle maceracı olup, değişik kombinasyonları rahatlıkla deneyebilirsiniz. Peki nelerden kaçınmanız gerekiyor? Eğer göğsünüz küçükse, düşük kesimli üstlerden uzak duruyorsunuz. Ayrıca baldır hizasında biten kısa paçalı pantolonlar ve dirseğin biraz altında biten kol boyuna da dikkat. Bunlar çok kısaymışsınız gibi bir etki yaratabilir. Olmazsa olmazlar </div><br /><div></div><br /><div>* Dar pantolonlar. Bunları topuklular, ya da babetlerle giyin. </div><br /><div>*İnce ve üzerinize yapışan uzun elbiseler. </div><br /><div>*Uzun olan gövde boyunu daha kısa göstermek için yatay çizgili üstler. </div><br /><div>* Jean veya şık pantolonlarla giyebileceğiniz jarse üstler. </div><br /><div></div><br /><div>Ufak tefek misiniz? </div><br /><div></div><br /><div>Bu tip bir vücuda sahip olanlar için en önemli şey, giysilerinizin üzerinize oturmasıdır. Tek renk giyinmek ve koyu renkleri seçmek modern bir görünüm ve bütünlük sağlar. Minyonlara en çok kısa etekler yakışır. Uygun çoraplar ve ayakkabılar boyunuzun da daha uzun görünmesini sağlar. Farklı renk ve tarzları bir arada kullanmak dikkati böleceğinden, sade modeller, tepeden tırnağa tek bir renk kullanımı ihtiyacınız olan bütünlüğü sağlar. </div><br /><div></div><br /><div>Olmazsa olmazlar </div><br /><div>* Diz üzeri etekler. </div><br /><div>* Üzerinize oturan kazaklar. </div><br /><div>* Pantolonlarla giymek üzere az topuklu botlar.</div><br /><div>* Üzerinize uygun boru paça pantolonlar. Daha uzun görünmenizi de sağlarlar. </div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-50776292935934204912008-10-20T19:06:00.000+03:002008-10-20T19:10:30.989+03:00<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:PMEVcAZoT_NhKM:http://img2.blogcu.com/images/g/e/r/gercekdostum/yuz%2Bbakimi.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:PMEVcAZoT_NhKM:http://img2.blogcu.com/images/g/e/r/gercekdostum/yuz%2Bbakimi.jpg" border="0" /></a><br /><div>CILT BAKIMINDA 7 YANLIS...</div><br /><div>Cilt bakımı özen ister. Neler doğru neler yanlış. İşte uzman önerileri..</div><br /><div><strong>1. yanlış</strong> </div><br /><div>Siz sigara içmiyorsunuz ama içen arkadaşlarınızla vakit geçiriyorsunuz.Zararı: Bir başkasının sigarasından çıkmasına rağmen, sigara dumanı cildinizi mahveder. Sigara dumanındaki kimyasallar (karbon monoksit, katran, nikotin v.b.) direkt gözeneklerinize işler. Bu toksinler vücudunuzun hücreleriyle temas ettiğinde ise, cildinize yumuşaklık veren ve direnç kazandıran yapıyı bozup, erken yaşlanmayı tetikler. Ayrıca cildin kendi kendini yenileme özelliğine de zarar verir.Yönteminizi değiştirin: Sigarasız ortamlarda kalmaya çalışın ama kendinizi bir duman bulutunun ortasında bulursanız da, içenlerden mümkün olduğu kadar uzak durun ve iyi havalandırılan yerlere yönelin (teraslı ya da dışarıda oturulabilen bar ya da restoranlar). Eve dönünce de duşa girip saçınızla cildinize bulaşmış artıkları çıkarın. Hemen ardından da, C ve E vitaminleri içeren antioksidan özellikli bir nemlendirici kullanın.</div><br /><div><strong>2. yanlış</strong> </div><br /><div>Tatile çıkmadan önce birkaç kez solaryuma giriyorsunuz.Zararı: Hoş bir bronzluk için ilk temelleri atıyor olabilirsiniz ama cildinize verdiğiniz hasar plajda yaşayabileceğiniz herhangi bir yanığa eşit, hatta daha da fazladır. En yeni modellerinin yaydığı UVA radyasyonu güneşin yaydığından 15 kat daha fazla. Bu aslında sizi yakmaz ama derinizden derinlere işleyerek dokulara ve hücrelere zarar verir ki bu da cilt kanseri riskinizi arttırır. Bir araştırma sonucuna göre; düzenli bir şekilde solaryuma girmenin, melanoma (cilt kanserinin en ölümcül türlerinden biri) yakalanma ihtimalini yüzde 55 arttırdığı belirlenmiş. 20-29 yaş arası kadınlarda melanom olasılığı, yapay güneşlenme tekniklerini kullanmayanlara göre yüzde 158 daha fazla bulunmuş.Yönteminizi değiştirin: Yanmak için solaryuma girmekten başka birçok seçeneğiniz var. Mesela yeni bronzlaştırıcılar. Yüz ve göğüs için, aloe ve E vitamini katkılı Clarins Intense Bronze Self Tanning Tint ve vücut için de cilde hızla işleyen ve gliserin ile yumuşatan Avon Skin-So-Soft Glow Daily Body Moisturizer’ı deneyebilirsiniz.</div><br /><div><strong>3. yanlış</strong> </div><br /><div>Cildinize her gün, hatta bazen günde iki kez peeling işlemi yapıyorsunuz.Zararı: Evet, ölü hücrelerin atılmasını sağladığı için yararlı olabilir. Ancak fazlası, kesinlikle yarar sağlamak yerine zarar verir. Pek çok kadın baştan aşağa keselenir, gün içinde kimyasal bir dökücü olan alfa hidroksi asitlerini (AHA) içeren losyon kullanır ve gece de retinoid gibi dökücüleri içeren kremler sürer. Tüm bunlar, tek bir günde üç ayrı soyma işlemi demektir. Bu da cilde zarar verir. Çünkü bu işlemler, cildin doğal koruyucu lipid yağ bariyerini ortadan kaldırır ve cildin doğal yapısını bozar.Yönteminizi değiştirin: Kendinize günde en fazla iki metodu kullanacak şekilde sınır koyun. Aynı günde hem peeling etkisi gösteren bir krem hem kese hem de retinoidleri kullanmayın ve kullandıklarınızın da içeriklerini mutlaka inceleyin. Yüzünüz için aşırı ovalama gerektirmeden ölü hücrelerin atılmasını sağlayan ve AHA içeren bir temizleyici kullanın. Ardından ölü hücreleri dökücü içeriğe sahip bir gece veya gündüz nemlendiricisi (ama her ikisini değil) edinin. Haftada bir olarak da, sakinleştirici jojoba özleri içeren bir temizleyiciyle cildinizi rahatlatın.</div><br /><div><strong>4. yanlış</strong></div><br /><div>Bacaklarınızı tıraş ederken tıraş kremi yerine, sabun ya da vücut şampuanı kullanıyorsunuzZararı: Tıraş jelleri ya da kremleri, jilete üstünde kayabileceği pürüzsüz bir yüzey sağlayarak cildin kızarmasını ve minik kesikler oluşmasını engeller. Pek çok sabunun etiketinde “nemlendiricidir” yazmasına rağmen, sabunlar cildi tıraş esnasında korumazlar bu yüzden de tıraş sonrasında bacaklarınız pul pul görünebilir.Yönteminizi değiştirin: Mutlaka kadınlara özel bir tıraş kremi kullanın ama sakın bir erkek tıraş kremi kullanmayın. Kadın traş kremleri cildi dinlendiren ve nemlendiren; cildi pullanma ve yara bereye karşı koruyan bitkisel özler içerir. Örneğin bir sonraki traşınızda cildi tıraşa hazırlayan Gilette Satin Care’i tercih edebilirsiniz. Eğer acil bir durumda kalırsanız tıraş kremi yerine saç kremi kullanabilirsiniz. O bile bacağınızı eski klasik sabununuzdan daha iyi koruyacak ve cildinizin nem dengesini bozmayacaktır.</div><br /><div><strong>5. yanlış</strong></div><br /><div>Çenenizdeki o kocaman sivilceyi fark ettiğiniz an kendinizi tutamıyor ve sıkıyorsunuz.Zararı: Dermatologlar hep bundan bahseder; sivilceleri patlatmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara ve izlere yol açar. Sivilcenizi sıktığınızda, gözeneği tıkayan her ne ise dışarı çıkar ama büyük kısmı içerde, cildin altında kalır. Ama nedense her seferinde yine de sivilcenizi sıkmak, çirkin bir soruna güzel bir çözüm gibi gelir.Yönteminizi değiştirin: Bunu yine de yapacaksanız, en azından doğru yöntemle yapın. Öncelikle sivilce ve siyah noktalar için özel tasarlanan metal çubuklardan birini alın. Aleti ve sivilceyi alkol ile silin. Ardından çıkıntıyı yumuşatmak için ılık bir kompres uygulayın (ıslak bir bez gibi). En sonunda çıkarıcı aletin deliği ile sivilceyi aynı hizaya getirin ve tam aşağıya doğru ittirin. Bu yöntemi sadece ucu görünen sivilceler ve siyah noktalarda kullanın. Derin kistlerde kullanmanız onları daha kötü hale getirecektir. Ama her zaman için en iyisi; bir dermatoloğa gidin ve o büyük sivilceyi uzmanın ellerine bırakın, bu sayede bir kaç saat içinde kaybolabilirler. Bir başka sivilceyle savaş yöntemi de yeni bir cihaz. Zeno adındaki bu cihaz pille çalışıyor ve ısı terapisi yöntemi ile sivilcedeki bakteri faaliyetini bitirip, beyaz uçlu sivilceye dönüşmesini engelliyor.</div><br /><div><strong>6. yanlış</strong></div><br /><div>Hamile olduğunuzu bildiğiniz halde cilt bakım rutininizi değiştirmiyorsunuz.Zararı: Montclair, New Jersey’de dermatoloji uzmanı ve Shape dergisi uzman kurulu üyesi Jeanine Downie’nin ciddi bir uyarısı var: “Hamile olmayanlar için zararsız olan pek çok cilt bakım malzemesi fetüse zarar verebilir.” Bilinen ve sürekli kullanılan anti-aging ve akne bileşenleri, kırışıklara karşı kullanılan retinol ve aknelere karşı uygulanan benzoil peroksid gibi maddeler hamile kadınlar için güvenli bulunmuyor.Yönteminizi değiştirin: Hamile kalmaya karar verdikten sonra ürünlerinizin içeriklerini okumaya başlayın. Hamilelik esnasında kullanımları güvenli olan meyve özlü ya da laktik (süt özlü] ürünleri tercih edin. Doğal cilt soyucu özlere sahip Clean & Clear Morning Burst Sunshine Control yüz temizleyici iyi bir çözüm olabilir. Aniden beliren cilt sorunları için düşük yoğunlukta salisilik asit içeren ürünler kullanın. Bunun için Dermalogica Overnight Clearing Gel’i ya da içinde söğüt kabuğu gibi doğal bir bileşen bulunduran Skyn Iceland Anti-Blemish Gel With Willow Bark gibi ürünleri de deneyebilirsiniz.</div><br /><div><strong>7. yanlış</strong></div><br /><div>Makyaj fırçalarınızı nadiren temizliyorsunuz. Bir tek siz kullanıyorsanız neden uğraşacaksınız ki?Zararı: Fırçalar, zamanla tam bir bakteri yuvası olabilir. Fırçayı temizlemezseniz, bakteri birikimi direkt cildinize geri döner. Bütün o bakteriler hastalıklara yol açabilecek şekilde gözeneklere yerleşebilir. Bunun yanı sıra kirli fırçalar makyaj malzemesini kolaylıkla alamaz ve fırça, kılları birbirlerinin üstüne yığıldığından makyajınızda lekelere yol açar.Yönteminizi değiştirin: Kiri ve bakteriyi atmak için, fırçaları temizleyici bir şampuanla haftada bir kez yıkayın. Makyaj fırçalarını yıkamaya zamanı olmayanlar için daha pratik çözümler de mevcut. Örneğin Clinique markasının bu probleme kökten çözüm getirmek için, anti mikrobik teknoloji kullanılarak geliştirdiği fırçalar. </div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-57977827924176642072008-10-20T19:02:00.000+03:002008-10-20T19:04:24.234+03:00Yüzdeki Lekelerin Tedavisi<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:vcPOx-2vKRW2vM:http://www.kadiniz.com/saglik_resimleri/kadinciltguzelligi-sivilce-cilt-leke.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:vcPOx-2vKRW2vM:http://www.kadiniz.com/saglik_resimleri/kadinciltguzelligi-sivilce-cilt-leke.jpg" border="0" /></a><br /><div>En önemli cilt sorunlarından biri, yüzde ortaya çıkan lekelerdir.Lekelerin nedeni çoğu kez güneş, gebelik ve yanlış kozmetik kullanımıdır. Değişik renk ve tonlarda ortaya çıkan bu lekeler modern yöntemlerle azalltılabilmekte veya silinebilmektedir.Leke tedavisinin ilk basamağı, yüksek faktörlü bir güneşten koruyucu krem kullanmaktır. Bu krem, yeni lekeoluşmasını engellediği gibi, uygulanan tedavinin etkinliğini de arttıracaktır.Tedavi genellikle üç aşama halinde uygulanır. Birinci aşama, hastanın evde kendi uygulayacağı leke çözücü losyon ve kremlerdir. Bu ürünlerin içerdiği soldurucu ve yenileyici maddeler (hidrokinon ve tretinoin) yavaş bir şekilde lekelerin rengini açar. Tedavi genellikle2-4 ay sürer. Hastaların önemli bir kısmında sadece bu işlem bile sorunu çözmek için yeterli olabilir.İkinci aşamada, dermatologlar tarafından uygulanan soyma yöntemleri yer alır. Cildin üst kısımlarını etkileyereklekeleri solduran pek çok peeling yöntemi vardır. En çok bilinenleri meyva asitli soyma ve kimyasal asitlerle soymadır.Soyma işlemleri 4-10 seans olarak haftada bir kez yapılır. Kontrollü bir şekilde soyulan ciltten boya maddesi uzaklaştırılır.Mavi çözeltili soyma (Bluepeel) son zamanlarda daha etkin bir seçenek olarak gözükmektedir.Üçüncü aşama, lazer işlemleridir. İlk iki aşamalık tedaviden yarar görmeyen hastalar için lazer uygulamaları önerilir.Lazerdeki özgül ışınlar, deri altındaki boya maddesini tahrip ederek, lekeyi silmektedir. Açık tenli insanlarda lazer işlemleri daha başarılı olmaktadır. Leke için fraksiyonel lazer ve Q-Switch Nd Yag lazerler tercih edilmektedir</div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-9645604789189214152008-10-20T18:55:00.000+03:002008-10-20T19:02:23.627+03:00<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:nGzFrquOBUb2CM:http://www.kadiniz.com/saglik_resimleri/yasli-mutlu-mutluluk-evli-kadin-erkek.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:nGzFrquOBUb2CM:http://www.kadiniz.com/saglik_resimleri/yasli-mutlu-mutluluk-evli-kadin-erkek.jpg" border="0" /></a><br /><div>Aile mutluluğu için ALTIN KURALLARTecrübeler sonucu, alim ve psikologların aile mutluluğu için tespit ettikleri bazı prensipleri birlikte hatırlayalım:</div><br /><div>1) Kısa ayrılıklar, ailevî ilişkileri güçlendirebilir. Uzun ayrılıklar ise aile için yıkım olabilir. Uzun ayrılıklardan uzak duralım. </div><br /><div>2) Mutlu bir beraberlik için taraflar birbirinin psikolojisini, yapı ve karakterlerini iyi tanımalıdır. Ancak bu şekilde yıkıcı aşırılıklardan uzak kalınabilir. </div><br /><div>3)Hiçbir anlaşmazlığın uzun süreli olmasına fırsat vermemeli. En kısa zamanda tatlıya bağlanmalı. </div><br /><div>4)İster eski nişanlısı, ister önceki eşi olsun geçmiş deneyim ve hatıralardan söz etmek doğru olmaz.</div><br /><div>5) Aşırı idealist olmamalı, normal yaşamalı ve karşı taraftan mucizeler beklememeli. </div><br /><div>6) Eşler, sevgilerini her vesileyle birbirlerine ifade etmelidirler. </div><br /><div>7) Üzüntüye teslim olmamaya çalışılmalı; hayata sürekli ümitle bakılıp ve güler yüzlü olunmalı. 8 ) Küçük ve büyük her kusurda incitici ve kırıcı tenkitlerden titizlikle sakın. Affedici ol. </div><br /><div>9 ) Tartışmayı çıktığı noktada tutmaya çalış; geçmişte kalmış diğer bir konuyu da içine alacak şekilde genişletme. Tartışmayı kontrolünde tut. İnisiyatifin elinden kaçmasına fırsat verme. </div><br /><div>10 ) Yersiz ve mesnetsiz kıskançlık, kuşku ve şüpheler yıkıcıdır. Realiteye bak, zan ve kuruntulara göre hareket etme. </div><br /><div>11 ) Eşine, hem sana hem de kendi kendisine güven telkin et. Ona güvendiğini göster. </div><br /><div>12 ) Mutlu olabilmen için, iyi bir eşle evlenmiş olman yetmez; senin de münasip bir eş olman gerekir. </div><br /><div>13 ) Temizlik imanın yarısı ve kalıcı bir sevginin temel şartıdır.</div><br /><div>14 ) Hayat arkadaşınla mutlu bir hayat için, kişiliğinin ayrılmaz parçası saydığın bazı şeylerden ödün vermen, esnek olman gerekebilir. </div><br /><div>15 ) Kendin için istediğin güzel şeyleri hayat arkadaşın için de iste, kendini düşündüğün kadar onu da düşün. </div><br /><div>16 ) Almak kadar vermeyi de bil. Sürekli verdiğinden daha fazlasını almaya, ya da vermeden almaya çalışma; bencil, egoist olma. </div><br /><div>17 ) Her erkek, hanımının her konuda en iyisini yapmaya çalışan; güneş gibi sevgi ve şefkatiyle kendisini ısıtan ideal bir eş olmasını ister. Her hanım da, kocasının tam güvenilir güçlü bir kişilik sahibi, her türlü ihtiyaçlarını temin edecek bir kimse olmasını arzu eder. Taraflar, bu ideal standardı yakalama gayreti içinde olmalıdır.</div><br /><div>18 ) Hayatta eksik olmayan her sıkıntı ve olumsuzlukta hemen eşini suçlama; konuya insafla bak.</div><br /><div>19 ) Yalnız bugünü yaşa, geçmişte yaşanmış üzüntüleri ve henüz gelmeyen yarınki kaygıları bugüne taşıma. İmkanların çerçevesini aşmadan yaşamaya bak.</div><br /><div>20 ) Nikâh akdinin çok mukaddes bir bağ ve Allah’a verilmiş bir söz olduğunu bil. Bu konuda ileride pişman olacağın bir adımı atmadan önce bin kez düşün. </div><br /><div>21) Aile hayatı için aşk ve sevgi önemli ve zorunlu olmakla birlikte, ailenin sadece bunun üzerinde duracağını sanma. Başka niteliklerin de bulunması gerektiğini bil. </div><br /><div>22 ) Hayat arkadaşına karşı örnek davranışlar sergile; iyi kişiliğini sadece dilinle değil, davranışlarınla da ortaya koy. </div><br /><div>23 ) Olur olmaz, komşu ve akrabalarının aranıza girmesine fırsat verme; mümkün mertebe aile içi problemleri kendiniz halletmeye çalışın.</div><br /><div>24 ) Hayat arkadaşında hata olarak gördüğün bazı şeyleri düzeltmede aceleci olma; değişmesi için zamana ihtiyaç duyan kusurlar olabilir. Ufak tefek hataları büyütme. </div><br /><div>25 ) Evliliğin yükümlülük ve sorumluluklarını gönül hoşluğuyla kabul etmeli ve tam bir özgüvenle üstlenmelisin.</div><br /><div>26 ) Anlaşmazlık ve tartışma sebeplerinden mümkün mertebe sakın. </div><br /><div>27 ) Eşinle müşterek işler yapmaya vakit ayır ki, ileride sizin için mutlu hatıralar kalsın ve sizi birbirinize daha çok yaklaştırsın.</div><br /><div>28 ) Eşine, son derece serbestçe kendini ifade etme ve yeteneklerini geliştirme fırsatı tanı. Hiçbir yönünü alay konusu yapma. Hanımları ilgilendiren kurallar </div><br /><div>29 ) Malî haklara saygı gösterilmeli ve bu asla ihmal edilmemelidir. Tartışma konularının başında bu konu gelir. </div><br /><div>30 ) Mümkün oldukça, dış problem ve üzüntülerine eşini ortak etme, kendin üstesinden gelmeye çalış. Fakat sevinçlerinde onu unutma.</div><br /><div>31 ) İstişare, aile hayatında önemli bir prensiptir. Eşlerden her biri aile hayatında kendisini ortak görmeli ve bir kenara itilip ihmal edilmediğini hissetmelidir. </div><br /><div>32 ) Aile mutluluğun, evde hiçbir problemle karşılaşmamana değil, problemlerin üstesinden gelebilmene, onları çıktığı noktayla sınırlı tutmana, eşinle olan ilişkilerini olumsuz etkilemesine fırsat vermemene bağlıdır. </div><br /><div>33 ) Problemden kaçmak, hele hele evi terk etmek çözüm değil. İyisi mi, sakin kafayla düşünüp problemin çözümüne hemen başlamak.</div><br /><div>34 ) Bir tartışma esnasında eşinin güzel yönlerini ve iyiliklerini de hatırlamaya çalış; beğenmediğin yönlerinin, tüm iyiliklerini örtmesine fırsat verme. </div><br /><div>35 ) Kılıç yarası geçer, dil yarası geçmez. Ailevî tartışmalarda, yaralayıcı sözler sarf etmekten sakın, yoksa küçük bir mesele yüzünden onun sevgi ve ilgisini tümden kaybedebilirsin. </div><br /><div>36 ) “Onurum”, “gururum” türü kelimeler, şeytanın sıkça tuzak olarak kullandığı sözlerdir. Bir tartışma esnasında şeytan bunları bahane ederek taraflara hatasını güzel gösterir ve barışma kapısını kapatmaya çalışır. </div><br /><div>37 ) Çocukların yanında eşinle tartışmaktan veya sesini yükseltmekten sakın. Çünkü çocuklar, öncelikle ebeveynlerini örnek alarak ve taklit ederek öğrenirler. Bu tür problemler ve çözüm yolu çocuğun zihninde yer edecek ve ileride üzerinde olumsuz etkisini gösterecektir.</div><br /><div>38 ) Hanım, eşinin, bağlanılmaya layık ideal bir kişilik olduğunu, kendisiyle iftihar ettiğini ona hissettirmelidir. </div><br /><div>39 ) Hediyeleşin ki sevginiz artsın ve bu, mutluluk ve sevinç her vesileyle sizin âdetiniz olsun. 40 ) Akıllı hanım, gerek kendinin gerekse çocuklarının ihtiyaç ve isteklerini sunmak ve eşinde düzeltmesini istediği bir davranışı düzelttirmek için en uygun vakti kollar. Bazen uygun vakit zannettiği, gerçekte uygun olmayabilir. İyi düşünmelidir. </div><br /><div>41 ) Seni ilgilendirmeyen konularda eşini sorularınla bunaltma. Sana açmak istemediği sırlarını ısrarla öğrenmeye çalışma. </div><br /><div>42 ) Evde bir köşeye çekilip tek başına oturmayı âdet haline getirme, mümkün mertebe eşinle ilgilen. </div><br /><div>43 ) Çalışan bir kadın, birinci sorumluluk alanının evi olduğunu unutmamalı. Evinin işleriyle işyerinin işlerini birbirinden ayrı tutmasını bilmeli. </div><br /><div>44 ) Eşinin akrabaları ziyarete geldiğinde hoşnutsuzluk göstermemeli. Aksine, onları güzel bir şekilde karşılayıp ağırlamada örnek bir tutum sergilemeli.</div><br /><div>45 ) Özellikle kaynanana hürmet et, ona ailenin geleneklerine göre en güzel şekilde hitap et. Onunla tartışmaya girme. İleride gelininin sana nasıl davranmasını istiyorsan öyle davran. </div><br /><div>46 ) Hz. Peygamber, komşu hakkı üzerinde çok durmuştur. Komşuya iyilik etmek, sevinç ve tasalarına ortak olmak, yardımı esirgememek dinimizin emridir. </div><br /><div>47 ) Sürekli görüş ayrılığı, zamanla gönül ayrılığını da doğurur. Bazen, ikna olmasan da eşinin görüşüne katıl. Yeter ki, yapılan iş Allah’a isyan sayılan bir şey olmasın. </div><br /><div>48 ) Evde eşinin ihtiyaç duyduğu sükuneti sağlamak için çocukları zihin geliştirici oyuncaklarıyla oyalayabilirsin. </div><br /><div>49 ) Çocuklar Allah’ın büyük nimetleridir. Onları ihmal ederek, iyi terbiye etmeyerek veya başka herhangi bir işi daha önemli sayarak bu nimeti azap vesilesine çevirme. </div><br /><div>50 ) Çocuk bakımı ve terbiyesiyle ilgili sağlıklı bilgiler edinmeli ki, her aşamada onlara nasıl davranılacağı bilinsin. Böylece ruhen ve bedenen sağlıklı yetişsinler. </div><br /><div>51 ) Ahiret işlerinde eşler birbirine yardımcı olmalı. Dünya kadar ahireti de arzulamalı ve önem vermeli. </div><br /><div>52 ) Savurganlık aile mutluluğunu bozar. Allah’ın nimetini yok eder. Allah savurganları sevmez. Tutumlu ol ki, yokluk çekmeyesin.</div><br /><div>53 ) İyi niyet ve hayırhahlık bahanesiyle de olsa, arkadaşlarının senin özel hayatına karışmasına izin verme. </div><br /><div>54 ) Evinin sırlarını ne bir dostuna, ne de bir yakınına anlatma. </div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-49722613475413951132008-10-20T18:44:00.000+03:002008-10-20T18:49:24.158+03:00Menapoz<a href="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:cNrkdyUGqW8ZxM:http://www.fox.com.tr/images/news/kadin/menapoz.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://tbn0.google.com/images?q=tbn:cNrkdyUGqW8ZxM:http://www.fox.com.tr/images/news/kadin/menapoz.jpg" border="0" /></a><br /><div align="center"><strong><span style="font-size:85%;">Kadın hayatının ortalama olarak üçte biri menapoz döneminde geçer. Menapoza girme yaşı tüm dünyada ve antik çağlardan beri fazla değişme göstermemiştir ve ortalama 45-55 civarındadır. 40 yaştan önce menapoza girmek, "erken menapoz " olarak tanımlanmaktadır. Menapoz genellikle hayatın doğal bir aşaması olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de menapoz, kadın hayatının yumurtlama fonksiyonlarının sonlandıktan sonraki doğal bir aşamasıdır. Ancak menapozda oluşan bazı değişiklikler kadının hayatını derinden ve öylesine olumsuz etkiler ki bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve kadının yaşam kalitesinin azalmasına neden olur. Bu gün menapoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilmektedir. Menapozun kadın hayatının doğal bir parçası olması nedeniyle hiç bir şey yapmadan izlenmesi artık eskilerde kalmıştır. Özellikle kadın yumurtalık hormonlarının laboratuar koşullarında üretilip kullanılmaya başlanmasıyla bu kavram daha da ön plana çıkmıştır. Menapozda azalan yumurtalık hormonlarının yerine konmasıyla menapoza ait tüm olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirgenebilmektedir.Menapozdaki temel değişiklik kadınlık hormonu olan östrojenin yumurtlamanın durması sonucu azalmasıdır. Böylece kadında,Ateş basma, terleme, çarpıntı Uykusuzluk, sinirlilik, (ruhsal çöküntü) depresyon, unutkanlık, halsizlik, çabuk sinirlenme Bazen cinsel istekte (libido) azalma Kemik erimesi (osteoporoz) Damar sertliği (ateroskleroz) gelişme eğilimi Cinsel organlarda çekilme (atrofi), kuruluk, ağrılı ilişki İdrar kaçırmaya kadar varan idrar yollarında atrofi ortaya çıkmaktadır.Kadınlar bir sabah uyandıklarında kendilerini menapoza girmiş olarak bulmazlar. Menapoz 20 yıl süren değişikliklerin tam ortasındaki dönemdir. 40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları, aralıklı ateş basma ve terlemeler, psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaya başlar. Daha sonra yakınmalar giderek artar ve adet tamamen kesilir. Bu dönemde 1 yıl adet kanamalarının olmaması menapoz tanısı için yeterlidir. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri araştırılıp kandaki östrojen ve yumurtlamayı uyaran hormon (FSH) seviyeleri ölçülerek kesin tanı konulur. Ancak adet düzensizlikleri veya düzensiz kanamalar menapoza giriyorum düşüncesiyle normal karşılanmamalı; hasta doktoruna başvurarak bu değişikliklerin gebelik ve kadın cinsel organlarının kanserlerinde de görülebileceği göz önünde tutularak bu hastalıklar dikkatle araştırılmalıdır.MENAPOZDA KALP VE DAMAR HASTALIKLARIMenapozda östrojen hormonunun azalması ile kadınlarda bu hormonun kalp damar hastalıklarından koruyucu etkisi ortadan kalktığından damar sertliği ve kalp krizi riski % 60 artar. Yapılan çalışmalar sonucunda dışarıdan verilen östrojen hormonunun riski %25-50 oranında azalttığı bulunmuştur. Östrojen hormonu kandaki zararlı yağları azaltırken yararlı yağları artırmaktadır. Östrojen direk olarak damarlar üzerinde de gevşetici, olumlu bir etkiye sahiptir. Kandaki pıhtılaşma faktörleri ve fibrinojenin de östrojen kullananlarda daha az olduğu bulunmuş ve kalp krizinden koruyucu etkinin damar yatağı içinde pıhtı oluşumu riskinin azalmasına da bağlı olduğu bildirilmiştir.MENAPOZDA KEMİK ERİMESİ (OSTEOPOROZ)Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 25 milyon kadının sorunu olan menapoz sonrası osteoporoz kabaca kemik dokusunun temel minerali olan kalsiyum'un yaşlanma ve menapozdaki östrojen eksikliği sonucu kalıcı olarak kaybedilmesidir. İlk 5-8 yılda kemik kaybı ortalama yılda %4-8 iken daha sonra kısmen azalarak kadın her yıl kemik dokusunun yaklaşık %1'ini kaybeder ve 75 yaşına geldiğinde ortalama olarak 35 yaşındaki kemik dokusunun %30'unu kaybetmiş olur. Buna bağlı olarak menapozla beraber hızla artan kemik erimesi sonucu sessiz omurga kırıklarıyla bel ağrıları, boyda kısalma ve kamburluk ortaya çıkar. Menapozdan sonra bir kadında boy 65 yaşına kadar ortalama 4 cm, 75 yaşına kadar 9 cm kısalır. Omurga kemiklerindeki çökme kırıklarına bağlı olarak ortaya çıkan kamburluk ve göğüs kafesinin kemik yapısının bozulması sonucu hastada solunum sıkıntısı gelişebilir. Kadınlar menapozda çarpma düşme sonucu kalça,el bileği ve diğer kemik kırıklarına da daha kolay maruz kalabilirler. Bu kırıklardan en ciddi olanı kalça kırığıdır ve kalça kırığından sonra hastalardan %12-20'si 2 yıl içinde kaybedilmektedir. Kalça kırığı geçirmiş hastaların geriye kalanlarının bir kısmı sürekli bakıma ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nedenle ABD'de yapılan yıllık tedavi ve rehabilitasyon harcamalarının tutarı 20 milyar doları bulmakta ve bu rakam her yıl giderek artmaktadır. Korunma bu açıdan en ekonomik, en insancıl ve en kolay yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Kemik erimesine zemin hazırlayan risk faktörleri:Çok çocuk doğurma Sigara, alkol kullanımı Beslenme bozuklukları (kalsiyumdan fakir diyet) Güneş banyosu alışkanlığının olmaması Spor yapma alışkanlığının olmaması Uzun süre yatağa bağlı kalmaya neden olan hastalıklar Bazı endokrin (hormonal) bozukluklar (hiperparatiroidi, hipertiroidi(guatr), böbrek üstü bezinin aşırı çalışması veya steroid hormonlarının ilaç olarak uzun süreli alımı vb.) Bağ dokusu hastalıkları(Romatoid artrit, sarkoidoz) ,siroz,böbrek hastalıkları,erken menapoz Genetik faktörler (ailede osteoporoz varlığı) MENAPOZDA İDRAR YOLLARI DEĞİŞİKLİKLERİÖstrojen hormonunun eksikliği kadınlık organlarına komşuluğu ve fizyolojik beraberliği nedeniyle idrar yolları ve mesane fonksiyonlarını da etkiler. Vajen ve idrar deliği (üretra) destek dokuları zayıflar, mesane fonksiyonları bozularak idrar kaçırma varsa artabilir veya ortaya çıkabilir. Bu dönemde mesane fıtıklaşması, atrofiye bağlı rahim (uterus) ve vajina sarkmaları da idrar kaçırmanın bir nedeni olabilir. Ancak menapozda görülen idrar kaçırmanın en sık nedeni mesanenin zamansız kasılmasına bağlı olan aşırı aktivitedir (detrusor instability). Bu hastalar genellikle sıkıştıklarında yetişemeyip tuvalet kapısında idrarlarını kaçırırlar. Menapoz öncesi dönemde kadınların %10'unda görülen bu durum menapozdan sonra %20-30'unda rastlanır. Vajinal veya ağızdan uygulanan östrojen hormonu yakınmaları azaltır veya düzeltir.MENAPOZ TANI VE TEDAVİSİMenapozun olumsuz etkilerinin en aza indirgenmesinin en önemli ön koşulu tanısının en erken aşamada konulup erken tedaviye başlanmasıdır. Çünkü menapozdaki kayıplar ilk yıllarda en fazladır. Menapoz temel olarak yumurtlamanın durması (doğal) veya yumurtalıkların alınması (cerrahi) veya çalışamayacak kadar hasar görmesine bağlı olarak ortaya çıkar. 40 yaşından sonra 1 yıl süreyle adet görmeyen ve yakınmaları da olan bir kadın başka araştırma yapılmaksızın menapozda kabul edilebilir. Menapoza geçiş döneminde, gebelik ve düzensiz kanamaya neden olan kötü huylu hastalıklar ayırt edilmelidir. Bunun için seyrek adet gören, ateş basma, çarpıntı, terleme ve psikolojik değişiklikleri olan bir kadının adetin 3. günü alınan kanında, yumurtalıkları uyaran hormon (FSH,LH) düzeyleri artmışsa tanı daha kesin ve erken konmuş olur ve tedaviye de hemen başlanabilir. Düzensiz (genellikle seyrek) adet gören bir kadında FSH 40 pg/ml üzerinde ise menapoz tanısı kesinlikle konur. FSH değerinin 25-40 pg/ml arasında olması halinde menapoza giriş sürecinin başladığı ancak seyrek de olsa yumurtlama ve gebelik de olabileceği düşünülür. Ancak her durumda gebelik ve düzensiz kanamaya neden olan diğer hastalıklar gebelik testi, ultrasonografi ve endometrial biopsi (kürtaj) vb ile araştırılmalıdır.HORMONLA TEDAVİBaşlıca bozukluk veya eksiklik östrojen hormonun azalması olduğundan, temel tedavi de östrojen hormonu vermektir. Tanı konur konmaz eğer hasta için sakıncaları yoksa;Ağızdan Cilte yapıştırılan bantlar veya sürülen jellerle Vajinal yolla östrojeni yerine koyma tedavisine başlamak esastır.Hormon kullanımına engel oluşturan durumlar:Yeni kalp krizi(miyokard enfarktüsü) geçirmiş olanlar Geçici iskemik atak Geçirilmiş inme (serebrovasküler olay), beyin damar tıkanıklıkları Karaciğer fonksiyonlarının bozuk olması Östrojen ile ilerleyen tümör varlığı (Meme ,rahim) Tromboemboli (damariçi pıhtılaşma ile damar tıkanıklığı) Dikkatli ve kontrollü kullanılacak durumlar:Kalpte iskemik hastalık (damar sertliğine bağlı beslenme bozukluğu) Hipertansiyon(yüksek tansiyon) Safra kesesi hastalıkları ve taş Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı) Hiperlipemi (kanda yağ,kolesterol, oranının yüksek olması) Migren tipi başağrıları Miyom (rahimde tümör) Hormon tedavisine başlanmadan önce, bu ilaçların olası yan etkileri ve uzun yıllar kullanılmasına bağlı ortaya çıkabilecek durumlar hasta tarafından bilinerek, ön hazırlıklar yapılmalıdır. Ön araştırmalar:Genel vücut ve jinekolojik muayene, tansiyon, kilo,ağırlık ölçümü Karaciğer fonksiyonları (kandaki karaciğer enzimleri,yağlar,kolesterol ölçülür) Kan ve idrar tetkiki (genel kontrol) Servikal smear (Rahim ağzı kanserini araştırmak için alınan sürüntü) Mammografi (Meme kanseri taraması) Endometrial biopsi ve/veya vajinal ultrason ile endometrial kalınlık ölçümü (rahim kanserini tarama) Açlık Kan Şekeri (Şeker hastalığı araştırılması) Elektrokardiografi (Kalpte kriz veya beslenme bozukluğu araştırılması) Gerekirse kemik yoğunluğu ölçümleri (kırıkları önlemek ve diğer ilaçların gerekliliğinin araştırılması için) Bu tetkikler hastanın durumuna göre en az 1 yıl aralıklarla tekrarlanır.HORMONSUZ TEDAVİGenellikle direkt olarak menapoza karşı değil, oluşturduğu hastalıklara (osteoporoz vb ) karşı kullanılan ilaç ve yöntemleri içerir.Kalsiyum desteği Bifosfonatlar D Vitamini DiyetKalsiyumdan zengin diyet esastır. Süt, yoğurt, peynir vb diyetle kemik kaybı önlenmeye çalışılır.EgzersizHer gün 30 dakikalık yürüme ve basit ağırlık kaldırma, kas güçlendiren hareketler, ilaçlar kadar önemlidir. Yaz aylarında güneş ışığından (ultra-viole) faydalanmak için düzenli güneşlenme yararlıdır.OLUŞAN HASTALIKLARIN TEDAVİSİAmaç hastalıkların önlenmesi olmakla beraber önlenemediği zaman uygun tedaviler yapılır.Kemik ErimesiKırık oluşmuşsa uygun tedavi yapılır ve fizik tedavi ile rehabilitasyon sağlanır. Kırıklara bağlı ortaya çıkan kamburluk nedeniyle oluşan ağrı ve solunum sıkıntısı için fizik tedavi ve uygun atellerle hastaya yardımcı olunmaya çalışılır. Kırıkların oluşumunun önlenmesi için ev, hastaya göre yeniden düzenlenmelidir. Merdiven kenarlarına, banyo ve tuvalete tutunacak kollar yapılır. Elektrik kesilmesi anında oluşabilecek çarpma ve düşmeleri önlemek için özel pilli veya jenaratörlü lambalar merdivenlere yerleştirilebilir. Yerlerdeki kaygan örtü malzemeleri (halı, kilim vb.) sabit hale getirilebilir.İdrar KaçırmaMesane boynunun sarkmasına veya mesane aktivitesinin artmış olmasına (detrusor instabilitesi) göre değişir. Mesane boynu harekeliliğinin arttığı durumlarda cerrahi; mesane kasının zamansız kasılmasına bağlı idrar kaçırmalarda ilaç,fizik tedavi ve/veya mesanenin elektrik simulasyonuna dayalı tedaviler uygundur. Hangi tedavinin yapılacağına konunun uzmanı bir hekim tarafından yapılan muayene, labaratuar ve ürodinamik (mesanenin dolum, işeme ve kaçırma basınçlarını bilgisayarla kaydı) gibi çalışmalarla karar verilmelidir. İyi seçilmemiş hastalarda tedavi idrar kaçırmayı düzeltmeyeceği gibi artışına neden olabilir.PSİKOLOJİK SORUNLARÖzellikle ilk yıllarda kadınlarda adetten kesilme,ateş basma ,terleme ,çocuk doğurma yeteneğini kaybetme gibi bozukluklar eksik kadınlık, izolasyon, depresyon, içe kapanma, uykusuzluk, aşırı sinirlilik ve saldırganlığa neden olabilir. Bu durumda bir psikiyatrisin öneri ve tedavisine gerek vardır. Alışmaya çalışmak sorunu derinleştirebilir.Cinsel SorunlarCinsel istek menapozdan etkilenmez. Cinsellik kadında öğrenilebilen bir davranıştır. Genel olarak gebelik korkusunun ortadan kalkması, profesyonel hayattan (kariyer, para kazanma vb) kaynaklanan kaygıların azalması, çocuklarının büyümüş olmasıyla azalan fiziksel bağımlılık, yılların oluşturduğu deneyimler, eşlerin birbirini daha iyi tanımaları sonucu kadının menapozdaki cinsel hayatının daha da renklenmesi son derece doğaldır. Menapoza girerken ortaya çıkabilecek depresyon ataklarında ve uyum döneminde cinsel istekte (libido) bir miktar azalma olacağını bilerek paniğe kapılmadan uygun danışma ve tedavilere başvurmak en akılcı yoldur. Aksi takdirde eksik kadınlık, değersizlik, hastalıklı olma duygularıyla cinsel istek azalmaları uzun sürebilir veya kalıcı olabilir. Cinsel istek azalmadan menapozda vajen girişi ve vajinada çekilme (atrofi) ve kuruluk nedeniyle ağrılı ilişki ve buna bağlı bir isteksizlik ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarda lokal hormon veya kayganlaştırıcı jel uygulamalarıyla sorun çözülür. Unutmayınız "Hayat kırkında başlar".Menapoz ve Aile Menapoz kadının tek başına üstesinden gelmesi zor bir problemdir. Eş ve çocuklar bu dönemde kadına yardımcı ve anlayışlı olmalıdır. Bir kadın menapozu en kolay yakınlarının destek ve telkinleriyle karşılar. Bu destek ve telkinler psikolojik, bilgilendirme veya tedaviye devamı sağlamak şeklinde olabilir.</span></strong></div><br /><div align="center"><strong><span style="font-size:85%;">menopozda cinsel yaşam</span></strong></div><br /><div align="center"><span style="font-size:78%;"><span style="font-size:85%;">Menopozda cinselliğe ilgi azalması olacağı düşünülse de bu olay daha çok menopozla birlikte oluşan psikolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kadın, menopozla birlikte vücut imajının kaybolacağının ve kadınlık fonksiyonlarının sona ereceğinin kaygılarını duyar. Bu şekilde artık cinsel çekiciliğinin kalmadığını düşünen kadın cinselliğe olan ilgisini de kaybedebilir. Gerçekte menopozda değişen olaylar düşünüldüğü gibi değildir.menopoz yaşlanmanın başlangıcı olmadığı gibi kadınlığın sonu da değildir. Bu olayların bilincinde olunduktan sonra menapozda cinsellik daha özgürce gebelik riski de olmaksızın yaşanabilir. İlerleyen menapoz yıllarında eğer hormon tedavisi alınmıyorsa cinsel organlarda yaşlanmaya bağlı atrofik değişiklikler meydana gelebilir. Bu değişiklikler sonucunda vajinada kuruma, vagen mukozasında incelme ve buna bağlı olarak ilişki sırasında ağrı ve kanama yakınmaları olabilir.Uygulanan sistemik veya lokal hormon replasman tedavileri urogenital sistemdeki bu atrofik değişiklikleri gidererek iyileşme durumu sağlayabilecektir. Yine bu ağrılı cinsel ilişki de kadını cinsel ilişkiden soğutabilir. Ancak bu tür şikayetlerin kolaylıkla tedavi edilebileceğini bilmek, bu tür yakınmaları gereksiz yere çekmemek için önemli olacaktır. Cinsel isteğin azalmasına bu yaşta ortaya çıkan bazı hastalıklar sonucu olabileceği gibi kullanılan bazı ilaçlarda cinsel isteksizlik yapabilir.Yaşlanma ve menapoz sonucu en sık karşılaşılan cinsel yakınmalar; istekte azalma, ağrılı cinsel birleşme (disparuni), cinsel cevabın azalması, vajinal ıslanmanın azalması, orgazma ulaşmada zorluk (anorgazmi) ve genital duyarlığın azalması şeklinde özetlenebilir. Islanmanın azalması ve duyarlığın bozulması östrojen düzeylerinin düşüklüğü ile ilişkilidir. Testosteron düzeylerinin düşük olması ise cinsel uyarılma, genital duyarlık, libido ve orgazmdaki azalmaya sebep olmaktadır.menopozda cinsel yaşamı yeniden canlandırmak ve cinsel isteği arttırmak amaçlarıyla bazı tedaviler uygulanabilir. Bunlar;*Öncelikle altta yatan kronikleşmiş hastalıklar varsa bunların kontrol altına alınması ve tedavisi gereklidir.*Psikolojik destek tedavileri verilebilir.*Vajende kuruluk ve çatlama gibi şikayetleri gidermek için lokal (krem, fitiller) veya sistemik (oral) ilaç tedavileri uygulanabilir.*Libido (cinsel enerji) güçlendirici bir takım ilaçlar uygulanabilir. Bu ilaçlar genital bölge kanlanmasını arttırarak cinsel isteği arttırabilirler.Özellikle bir hekim kontrolünde Testosteron hormonu replasmanı yapılarak cinsel arzu ve istekler arttırılabili</span>r. </span></div>kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6869397818028183533.post-30511137119816628032008-10-20T18:07:00.001+03:002008-10-20T18:16:14.981+03:00Gelinlik Secerken Nelere Dikkat Edilmeli<a href="http://www.tesetturlugelinlik.com/images/melek_gelinlik1.jpg"><img style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: hand" alt="" src="http://www.tesetturlugelinlik.com/images/melek_gelinlik1.jpg" border="0" /></a> Gelinlik Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz ? Hangi Gelinlik Sizi Daha İyi Gösterir ?<br /><br />Çeşitli Vücut Yapılarına Göre Gelinlik:<br />Dikdörtgen Tipli Vücutlar:<br />Bu vücut türünde bel kısmı çok fazla belli değildir, omuzlardan kalçalara doğru düze yakın bir hat inmektedir. Dikdörtgen vücutlu bayanların, bellerini ortaya çıkaran büzgülü bir gelinlik modeli seçmeleri uygun olacaktır.<br />Armudi Tipli Vücutlar:<br />Bu tipteki bir kadının kalçaları omuzlarından daha geniştir. Aradaki bu farkı aza indirmek için hafif vatkalı gelinlik modelleri uygun olabilir. Bunun yanısıra, kalın kumaşlı modeller tercih edilmelidir. Kalçalar geniş ve yuvarlaksa düz kesimli modellerden kaçınılmalıdır; çünkü bu tür modeller kalçaların genişliğini daha fazla ortaya çıkaracaktır.<br />Kalın belli bir vücut için tavsiyemiz V tipinde bir gelinlik modeli seçimidir. Ayrıca kemerli ve geniş gelinlik modelleri de pek uygun değildir.<br />Üçgen Tipli Vücutlar:<br />Üçgen tipli vücuda sahip kadınların omuzları kalçalarına göre daha geniştir. Genelde sporcu bayanlarda rastlanılan bu tip vücut için, omuzların genişliğini kapatmak amacıyla, üst kısmı düz kesimli ve uzun kollu modeller uygundur.<br />Kum Saati Tipli Vücutlar:<br />Genelde ideal vücut tipi olarak görülen bu vücutlar için hemen her modelin yakıştığı söylenebilir. Yine de bellerini ortaya çıkaran modeller önerilebilir.<br />Diğer Tavsiyeler:<br /><br />* Düz karınlı ve küçük göğüslüyseniz düz kesimli bir gelinlik seçebilirsiniz.<br />* Göbeğinizden şikayetçi olmanız durumunda A-tipinde gelinlikler uygundur.<br />* Sırtınızın güzelliğine inanıyorsanız, sırtı bele kadar açık olan bir gelinlik seçebilirsiniz.<br />* Kısa boylusanız önü V-kesimli bir gelinlik boyunuzu olduğundan uzun gösterir.<br />* Uzun boylusanız etek boyları çok kısa olmadan her model yakışır.<br />* Kısa boyunluysanız önerimiz saçlarını toplamanız olacaktır.<br />* Uzun boyunluysanız tam tersine saçlarınızı açık bırakmalısınız.<br />* Kollarınız kalın veya çok ince ise, uzun ya da kısa kollu bir gelinlik seçebilirsiniz.<br /><br />GELiNLiK SEÇERKEN BEDENiNiZE UYGUN GELiNLiK<br /><br />Düğününüzden en az 3 ay önce geliniğinize karar vermiş olmalısınız. Hatta düğününüz yaz aylarına denk geliyorsa, modaevlerinin ve gelinlik firmalarının bu aylarda yoğun olduklarını dikkate almak ve siparişinizi dört ay önceden vermek yerinde olur. Zevkine güvendiğiniz kişi veya kişilerle, en az 5-6 firmaya gidin ve görüşün. Yalnız ikiden fazla kişiyle bir gelinlik firması veya modaevine gitmeniz pek yerinde olmaz. Öncelikle ne kadar fazla kişi olursa ortaya o kadar da fazla fikir çıkacaktır.<br />Bu da sizin aklınızın çok fazla karışması anlamına gelir. Fazla kişiyle bir firmaya gidildiğinde, size yardımcı olan firma yetkilileri de zaman zaman zor anlar yaşamaktadırlar. Hatta, müşteri kaybetmek pahasına olsa bile, size verecekleri kısa yanıtlarla adeta sizle çalışmak istemediklerini belirtebilmektedirler (özellikle işlerin yoğun olduğu yaz aylarında).<br />ister sipariş olsun, ister hazır olsun firmayla ilginizi düğün gününe kadar kesmemek akılcı olmaktadır. Düğün koşuşturmasından vücudunuzda birkaç kiloya varan değişiklikler söz konusu olabilir. Bu durumda gelinliğinizde bazı küçük düzeltmeler gerekebilir. Ayrıca, düğün gününüzde gelinliğinizi giydirmek için firmadan bir görevlinin size yardım için gelip gelemeyeceğini de öğrenin. Sizi bir arkadaşınız, anneniz veya akrabanız giydirecekse, bu kişinin gelinliğin ayrıntılarını öğrenmesini sağlayın. Böylece düğün günü gelinlik konusunda bir aksilik yaşanmasının önüne geçmiş olursunuz.<br />Gelinlik dikimi, profesyonel ve titiz bir çalışma gerektirir. En iyi gelinlik; ayrıntıların zenginliğe ve şıklığa hizmet ettiği, parçanın bütüne uygun olduğu gelinliktir. En iyi gelinlik; gelinin bedenine uyumlu olarak tasarlanmış olan gelinliktir. Modelinizi seçtiniz; aynı modeli X YTL ye de bulursunuz XX YTL ye de! Farkı yaratan; kumaş, dikiş ve süslemelerde kullanılan malzemelerin kalitesidir. Dikiş kalitesi o kadar önemlidir ki; en pahalı ve kaliteli kumaşı değersiz bir hale getirebilir. Kişiye özel tasarımlarda hata payı hemen hemen hiç yoktur.<br /><br />Gelinlik modeli seçimine genel olarak bakıldığında;<br />Toplu gelinlerin narin giyinmesi modelini, rengini ve aksesuarı ona göre seçmesi iyi olur. Toplu gelinlerin bembeyaz bir gelinlik giymesi yanlış olur. Bunun yerine kırık beyaz, krem rengi, vücudu ortadan ikiye bölen modellerde yakalar, dikkat çeken bir eşarp modeli olduğunda, dikkatler kilodan uzaklaşmaktadır.<br />Göbek sorunu olan gelinler, çan etek biçiminde bir gelinlik tercih ederlerse uygun olur.<br />Çok zayıf görünmek de hoş olmaz. Bu sebeple ince ve uzun hanımlar, kabarık etekli modelleri tercih edebilirler.<br />Kısa boylu hanımların V yakalı veya V kesimli gelinlik giymesi, boyun daha uzun algılanmasını sağlar.<br />Uzun boylu gelinler, ayakkabılarını gösterecek modeller seçebilirler.<br />Gelinlik için mekan da çok önem taşır. Bahçe düğünlerinde daha çok çiçek kullanılabilir. Çiçekler ortamdan dolayı gelinlikle bütünlük arz eder. Büyük salonlarda, özel ışıklandırılmış ortamlarda, havuz başı gibi yerlerde yapılacak düğünlerde dantelli, taşlı, ışıltılı bir gelinlik ortama daha çok uyar.<br />GELiNLiK DETAYLARI<br /><br />Gelinlik firmalarının bir çoğu gelinliğin teslim tarihini düğünden bir gün öncesine veriyor. Bir yanlışlıkta veya beğenilmeyen ayrıntıda dü<br />zeltme için zaman kalmıyor. Gelinliğinizi erken teslim almanız, bir yanlışlık durumunda düzeltme için zaman kazanacağınız anlamına gelir.işçiliğin pek iyi olamadığı gelinliklerde abartılı süsler çoktur, dikkatli olmakta yarar var!<br />Başka bir kişinin üzerinde gördüğünüz gelinlik, size göre dikildiğinde aynı havayı yansıtamayabilir. Gelinlik modelinizin kişiliğinizi yansıtması gerektiğini unutmayınız.<br />Gelinlik modellerinizin seçiminde, düğün yerini de göz önünde bulundurunuz.<br />Uyumlu bir çift görünümü için, gelinlik modeli seçiminizde damadın fiziksel özelliklerini de göz önünde bulundurun.<br />Deodorantınızı gelinliğinizi giymeden önce, parfümünüzü ise gelinliğinizi giydikten sonra sıkın. Gelinliğinizin yaka kısmına bir parça kağıt havlu koyarak, makyaj ve parfümün gelinliğinize bulaşmasını önleyebilirsiniz. Parfümün takılara zarar verdiğini biliyoruz. Bunun için takılarınızı en son takın.<br />Düğün süresince rahat edebileceğiniz detaylara dikkat etmelisiniz; kol altı payı, etek boyu, aksesuarların sağlamlığı, yedek düğme vb.<br />Artık bembeyaz gelinlikler pek tercih edilmiyor. Kırık beyaz ve kemik renkleri daha gözde<br />Gelinliğinizle beraber hangi aksesuarı kullanacağınızı önceden belirleyip siparişinizi verin.<br />Gelinlik provalarınızda oturma, yürüme hatta dans egzersizleri yapmayı ihmal etmeyiniz.<br />iç çamaşırınızda ve ayakkabınızda düğün günü sorun olmaması için, provaya gitmeden tüm iç giyimlerinizi, ayakkabınızı hazırlayın. Ayakkabınızda veya sütyeninizde olabilecek bir değişilik gelinliğinizin uygunsuz durmasına yol açabilir. Provaya yalnız gitmeyin. Dikkatli bir aile bireyini veya bir arkadaşınızı provaya götürün. Provalarınız sırasında gelinliğin sitiline, rengine ve bedeninize tam oturmasına önem verin. Aklınıza takılan her şeyi prova esnasında terzinize sorun.<br />Düğün sonrasında gelinliğin saklanması da önemlidir. Gelinliğinizi iyi bir kuru temizlemecide temizlettikten sonra, mümkünse ters yüz edip saklayın. Saklama kılıfının kumaştan olmasına ve hava almasına dikkat edin.<br />SiLUET ÇEŞiTLERi<br /><br />Bayanlar için bu en özel, en güzel günde muhteşem bir gelinliğin içinde prensesleri andırmayı tüm genç kızlar düşler. Ancak, beğendiğiniz bir gelinliği yalnızca istemek yetmiyor! Mükemmel bir gelin olmak için önemli olan size yakışan bir modelin ve tarzın belirlenmesidir. Üstelik seçtiğiniz model düğün konseptiyle ve diğer detaylarla da uyumlu olmalıdır.<br />Genellikle unutulan bir detay da gelinliğin rahatlığı ile ilgilidir. Düğün gününde, güzel bir gelinlik taşımak kadar, o gelinliğin içinde rahat olabilmek de çok önemlidir. Özellikle dans ve hareketli oyunlar düşünüldüğünde rahat bir gelinlik içinde olmak önem kazanmaktadır.<br />Bedenlerimizi değiştirmek kilo vermenin ve belki birkaç estetik operasyonun dışında pek mümkün olmadığından, gelinlik modelleri hakkında biraz bilgi edinerek, vücudumuza en uygun olan gelinliği bulmaya çalışalım.<br /><br /><br />YAKA ÇEŞiTLERi<br /><br />Sıfır Yaka (Jewel)<br />Küçük göğüslü bayanlara önerilir. Büyük göğüslü bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Yuvarlak Yaka (Scoop)<br />Birçok bayan için uygundur.<br /><br />Kare Yaka (Square)<br />Birçok bayan için uygundur.<br /><br />V-Yaka (V-Neck)<br />Normal göğüslü bayanlara önerilir. Büyük veya küçük göğüslü bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Kayık Yaka (Bateau)<br />Küçük göğüslü bayanlara önerilir. Büyük göğüslü bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Yarım Kayık Yaka (Sabrina)<br />Küçük göğüslü bayanlara önerilir. Büyük göğüslü bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Spagetti Askı Yaka (Spagetti Straps)<br />Küçük - normal göğüslü bayanlara önerilir. Büyük göğüslü, şişman ve dar omuzlu bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Japone Yaka (Queen Anne)<br />Birçok bayan için uygundur.<br /><br />Havuz Yaka (Off the Shoulder)<br />Kum saati ve armut tip vücuda sahip bayanlara önerilir. Dolgun kollu ve omuzlu bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Prenses Yaka (Portrait)<br />Kısa belli ve dolgun kollu bayanlara önerilir. Köprücük kemiği belirgin olmayan veya geniş omuzlu bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Sütyen Yaka (Sweetheart)<br />Büyük göğüslü veya kum saati vücuda sahip bayanlara önerilir.<br /><br />Straplez Yaka (Strapless)<br />Minyon, yapılı ve kum saati vücuda sahip bayanlara önerilir. Küçük göğüslü bayanlar bu modelden kaçınmalıdır.<br /><br />Dik Yaka (High)<br />Minyon tip bayanlara ve uzun gözükmek isteyen bayanlara önerilir. Uzun, armut tipli ve dar omuzlu bayanlar bu modelden kaçınmalıdır. Oyuk<br /><br />Kollu Yaka (Halter)<br />Kısa belli ve geniş omuzlu bayanlara önerilir. Minyon tip ve dar omuzlu bayanlar bu modelden kaçınmalıdır. <br /><br />BEL ÇEŞiTLERi<br />Belden (Natural)<br />Birçok bayan için uygundur. Minyon bayanlara önerilir.<br /><br />Düşük (Drop)<br />Kum saati, geniş göğüslü ve dar vücutlu bayanlara önerilir. Dikdörtgen vücutlu bayanlar kaçınmalıdır.<br /><br />Belden Sivri (Basque)<br />Belini dar göstermek isteyen bayanlara uygundur. Minyon tipli bayanlar ve beli belirgin olmayan bayanlar kaçınmalıdır.<br /><br />Göğüs Altı (Robalı) (Empire)<br />Beli belirgin olmayan bayanlar, geniş kalçalı bayanlar ve kısa boylu bayanlara önerilir. Kum saati vücutlu bayanlar kaçınmalıdır.kiraz diyari sancaklı bozköyhttp://www.blogger.com/profile/01188276316565675063noreply@blogger.com0