20 Mart 2009 Cuma

Adet (Menstruel) Hijyeni

Adet kanaması ortalama 13 yaşından menapoza kadar her kadının yaşadığı doğal bir olaydır.Gebe kalamayan kadın rahminin içindeki doku(endometrium) her ay dökülerek yenilenir.
Bu dökülme sırasında açılan damarlardan kan, ölü hücreler ve endometriumdan salınan bazı maddeler kanla birlikte, pıhtısız koyu renk ve kıvamda bir karışım olarak vajinadan dışarı atılır. Bu görünümden ve özel kokusundan dolayı halk arasında yaygın olarak “pis” veya “kirli” kan olarak adlandırılsa da bu doğru olmayıp, adet kanı mikropsuz ve özel bir kandır.

Genel olarak 3-5 gün sürerse de 1 ila 8 gün sürmesi normal olarak kabul edilir.Ortalama miktarı 30 ml (yarım çay bardağı ) kadar olmakla beraber damlama tarzında kanamadan 80 ml’ye (bir çay bardağından biraz fazla) kadar varan miktarlarda olabilir.

Adet dönemi ile ilgili bilgiler genel olarak bir önceki kuşaktan edinilmektedir. Son derece sıradan bir biyolojik olay olarak görülse de bazı kurallara uyulmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hiç doğum yapmamış bir kadın , normal menstruel kanamalarla (adet) ülkemizde ki ortalama menapoza girme yaşı 49 olarak alınırsa ömrünün 1 ila 8 yılını adet kanamalarıyla geçirmektedir.Bu hesaplama ile ortaya çıkan rakamlar adet döneminde ki uyulması gereken hijyenik (sağlık) kurallarının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Adet dönemindeki bakım ve uyulması gereken kurallar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Genital (cinsel) organlara yönelik kurallar
-Enfeksiyon
-Fizik kirlilik ve koku
-Cinsel davranışlar
Psikolojik kurallar
Sosyal kurallar
* Genital bakımın en önemli kısmı kanama ve bunun sonuçlarına yönelik olmalıdır. Damar dışındaki kan mikropların üremeleri için uygun bir ortam oluşturur. Ayrıca parçalanan kan hücreleri ve özellikle adet kanıyla karışık olarak atılan ölmüş rahim içi hücreleri kötü bir koku oluştururlar.Bu yüzden adet süresince temizlik ve alınan önlemlerle kanın kokusu ve enfeksiyonlara zemin oluşturması önlenmelidir.

Bunun için değişik evde yapılmış veya hazır hijyenik pedler,tamponlar kullanılabilir. Pedlerin içinde kanı emen bir doku bulunur.Bunun etrafında ise bez veya dayanıklı kağıt ve giysiye tutturulmak için özel ekler vardır. Pedler kanın vajina ve çevresindeki cildi tahriş etmesini ve giysileri kirletmesini önlemek için kullanılır. Vajinal tamponlar , silindir teklinde, vajina şekline uygun ucunda çıkartılmasını kolaylaştırmak üzere ipi olan, emici madde içeren nesnelerdir.

Bakire olan bayanlarda da kullanılabileceği belirtilmekte ise de gerek ülkemizin sosyo-kültürel yapısı gereği kızlık zarına (hymen) verilen önem,gerekse kızlık zarının değişik şekillerde olabilmesi açısından dikkatli olunmalıdır. Tamponun yerleştirilmesi sırasında kızlık zarında yırtık olması mümkündür. Tampon veya pedlerin kullanımı sırasında başlıca dikkat edilmesi gereken konu temiz olmaları ve 6-8 saatte bir değiştirilmeleridir.

Aynı ped veya tamponun uzun süreli (özellikle vaginal tampon) kullanılması vajina içinde bazı bakteriler (mikroplar) üreyerek bunların oluşturduğu toksinlerle (zehir) ciddi,hatta bazan ölümcül hastalıklar (toksik tok sendromu) bile görülebilmektedir. En azından bazı kronik iltihabi hastalıklar ve cildin tahriş olmasını önlemek için uygun aralıklarla, üretici firmanın önerilerine göre ped ve tamponlar değiştirilmelidir.Ped veya tamponların kirlenmiş olanları genellikle satılan paket içerisinde bulunan kirli ped poşetlerine konularak çöpe atılmalıdır.

Çünkü kan yoluyla geçen bazı hastalıkların bulaşmasına neden olabilirler. Aynı tamponun uzun süre kullanılması koku ve kirliliği de önlemekte yetersiz kalır. Ancak yukarıda bahsedilen gerekçeler nedeni ile çok az adet kanaması olsa bile kadınlar pedleri kirlenmemiş olsa da uygun aralıklarla değiştirmelidirler.

Adet döneminde cinsel ilişki kanın varlığına bağlı olarak itici olabilir. Tıbbi olarak dışarıdan içeriye dogru bir akım nedeniyle bazı mikroplarin içeri girmesi sonucu iltihabi hastalıklara da neden olabilmesi açısından az da olsa risk oluşturabilir.Ancak eşlerin her ikisi de herhangi bir enfeksiyon hastalığı taşımıyorlarsa bu olasılık çok düşüktür.

Her şeye rağmen bu tür riskler bilinerek adet sırasında cinsel ilişki olması ( bazi kadınlarda adet öncesi ve sonrasında cinsel istekte artış olabilmektedir)bir felaket değildir.Hatta adet sırasında cinsel ilişkiden uzak durulması tıbbi olmaktan çok sosyal nedenler,tabular ve psikolojik duruma bağlıdır.Özellikle kadının adet kanaması sırasında ilişki olursa ciddi bir hastalık ortaya çıkması söz konusu değildir.

* Adet döneminde hormonal dalgalanmaların da etkisi ile adet öncesinde başlayıp devam eden duygusal ve psikolojik değişiklikler ve bazan bozukluklar olabilir.Bazan adetlerin ağrılı, yoğun ve uzun süreli olması ayrıca tıbbi bir problem olabilir ve psikolojik sıkıntıya neden olabilir veya artırabilir.Psikolojik sorunlar yelpazesinin bir ucunda basit günlük aktivitelerdeki aksaklıklar, sinirlilik ve konsantrasyon güçlükleri, diğer ucunda ise ciddi psikiatrik yaklaşım gerektiren depresyon ve psikozlar yer alır.

Durumun ciddiyetine göre ilaç ve psikiatrik desteğe başvurmaktan kaçınılmamalıdır. Hafif (çoğunlukla olduğu gibi) olarak geçiştirilen durumlarda aile ve iş yerindeki destek ve anlayış yeterli olacaktır. Hafif vakalarda bazı ilaç tedavileriyle günlük ve profesyonel aktivitelerdeki performans artırılabilir. Bunun için kadınlar, adet dönemlerinde kendilerini nasıl hissettiklerinin yanı sıra, çevrelerindeki insanların da onları nasıl algıladıklarını öğrenmeye çalışarak, sorunlu olduklarını düşünüyorlarsa hemen bir kadın doğum uzmanına başvurmalıdırlar.

* Sosyal çevre ile ilişkiler kişinin psikolojik durumu ile çok yakından ilgili olduğundan adet döneminde sorunlar yaşanıyorsa ciddi konsantrasyon (tatil,eğlence,sınav,evlenme,sportif yarışmalar, hac ziyareti vb) gerektiren aktiviteler ertelenebilir. Eger bu tür sosyal aktiviteler ertelenemiyorsa kadın doğum uzmanına baş vurularak adet kanamasının geciktirilmesi veya öne alınmasi mümkündür. Yüzme ve su sporları uygun tamponlar kullanılarak yapılabilir.Sudan dolayı kirlenme genellikle söz konusu değildir.

Özetle ömrünüzün yillarla ifade edilen bir bölümünü yanlış bilgi, tabu ve yasaklarla sağlıksız ve huzursuz geçirmeniz gereksizdir. Uygun bir danışma ile doktorunuz yıllarınızın kaybolmasını önleyebilir.

Gebelikte sırt ve karın ağrısı

İkinci 3 aylık dönemde rahmin genişliğindeki hızlı artışı fark edebilirsiniz, rahim büyürken karın boşluğundaki diğer organlarınız normal yerlerinden biraz uzaklaşacaklardır. Böylece organları yerlerinde tutan kas ve liflerde aşırı gerilme olacaktır. Bu dönemde görülen ağrı ve yanmaların asıl nedeni rahmin ağırlık ve hacmindeki büyüme ve gebelikte artan bazı hormonlardır.

1. sırt ağrısı

gebelikte artan bazı hormonların (relaksin) etkisiyle bütün eklemlerde, bilhassa kalça eklemlerinde gevşeme ve ayrılmalar oluşur. bu dönemde rahim ağırlığı da çoğalır ve ağırlık merkezinin yeri değişerek zaman geçtikçe ve farkında olmadan gebenin duruş ve yürüme biçimi değişir. ağırlık merkezinin değişmesine bağlı olan farklılıkları karşılamak için yapılan duruş farklılıkları, bazı kaslara normalden daha fazla yük binmesi neticesi sırt ağrılarına sebep olur. sırt ağrısına neden olan bir başka faktör ise; karın bölgesindeki kasların hafif de olsa ayrılmasıdır.

öneriler

· doğru duruş egzersizlerini öğrenip, uygulayınız.
· bacaklarınızı otururken hafif yükseltin ve bacak bacak üzerine atmayınız.
· ani yakalama hareketleri yapmayınız veya kolunuzu aniden başınızın üstüne kaldırmayınız.
· karın kasları için yapılan egzersizler sırt ağrısının azalmasına neden olur
· yatarken ve dinlenirken diz ve kalçalarınız hafif bükülmüş olarak yan yatınız. karnınız ve dizlerinizin altına minderler yerleştiriniz, böylece sırt bölgesindeki kasılma ve gerilme azalacaktır.
· ağırlığı doğru ve dengeli kaldırın. dizler yerde iken beliniz dik olacak biçimde kalçanızı yukarı kaldırarak kalkın.

2. karın ağrıları

ikinci 3. aydaki karın ağrıları, genişleyen rahmin etrafındaki kasların ve liflerin gerilmesiyle oluşur. bu ağrı siz ve bebeğiniz için bir tehdit oluşturmasa da doktorunuza söylemenizde yarar vardır. karın ağrısı olan her insanda belli standart bir araştırma yapılmalıdır. ancak karın ağrısı olan bir gebede, gebeliğe özel durumlar ve hastalıklar bundan başka gözden geçirilmelidir. zira bu ağrıların sebebi yumurtalık kistleri, erken doğum tehdidi, gebeliğin rahim dışında yerleşmesi, idrar yollarında iltihap, taş vs. olabilir. daha önceden geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıklar nedeniyle de karın ağrıları meydana gelebilir. doktorunuz başka bir neden bulamadığı vakit gebeliğin fizyolojik değişikliklerine bağlı bir ağrıdan söz edilebilir ve ideal tedbirler öneri edilir.

Bebeğiniz ve Uyku

Yenidoğanlar ve uyku

Doğum olayı sona erip, sıra hastaneden eve dönmeye geldi mi, anne-babaların çoğu bebeklerinin evde nasıl uyuyacağını merak etmeye başlarlar. Şunu bilmelisiniz ki, yenidoğanlar, kendilerini rahatsız edebilecek ses ve ışık uyaranlarını etkisiz kılacak bir doğal yetiye sahiptirler. Bu yetenek, kısa sürede alışkanlığa dönüşecektir.

Biz hekimler, bir takım basit testlerle, bebeklerin bu yeteneklerini tespit ederiz. Örneğin, uyuyan bebeğin gözlerine fenerle kuvvetli bir ışık tutulması onun bir takım hareketler yapmasına neden olur. Aynı ışığı, kısa aralıklarla bir kaç kez daha tutalım, dördüncü, beşinci seferde artık bebeğin ışığa hiç tepki göstermeyip mışıl mışıl uyuduğunu görürüz. Benzer test, bir minik çan kullanılarak bebeğin sese tepkisi sırasında da yapılabilir. Örnekteki bebek, uykusunu koruyacak bir takım doğal yollar geliştirmiştir.

Oysa kimi bebeklerin sinir sistemleri, muhtemelen doğum stresinin de etkisiyle henüz bu yeteneğe sahip değildir. Ses ve ışık, onları rahatsız eder ve kolayca uyanabilirler. Böylesi bebekler, tıpkı erken doğmuş bebekler gibi dış uyaranların olabildiğince azaltıldığı sessiz ve loş bir odada uyutulmalıdırlar.

Üç-dört haftalık bebek ve uyku

Bu dönemde bir bebeğin en önemli görevi, uyku hali, uyanıklık hali gibi değişik durumları kontrol yeteneği kazanmaktır. Bu süreçte, anne babanın da iyi bir gözlemle öğreneceği çok şey vardır.

Kalabalık ve gürültülü bir ortamda uyuyabilmek, herhangi bir dış uyaranla tam uyanırken tekrar uykuya dalmak üzere kendi kendini sakinleştirmek, yukarda sözettiğimiz kontrol sürecinin aşamalarıdır.

İyi bir gözlem, bebeğin farklı bilinç durumları arasındaki geçiş dönemlerindeki davranışlarından önemli çıkarımlar yapmanızı sağlayacaktır. Aktif ve gergin bebek, geçiş dönemlerini daha hızlı, sakin bebek ise daha yavaş ve sancısız yaşayacaktır.

Huysuzluk anında, bazı hareketleriniz onun ağlamaya başlamasına neden olurken, başka kimi davranışlar da bebeği sakinleştirecektir. Üç dört saatlik sikluslarla, bebek bu geçiş dönemlerini yaşar. Yeni anne-babanın ilk görevi, bu bağlamda bebeklerinin davranışlarını “tanımaktır”.

Temel sorun, ağlamaya başlayan bebeğin, kısa süre sonra sakinleşip uykuya devam mı edeceği, yoksa acıktığı için mi ağladığının ayırdedilmesidir. Emzirmek yada mama vermek işe yaramıyorsa -ki genellikle bu durumda ilk yapılan iş bebeği beslemektir- bu huzursuzluk hali bir süre devam edecek ve bebek bir süre sonra sakinleşecektir. Bu olay yaklaşık hergün yaşanır. Bebek, bu dönemde, ortalama rakamlarla söylersek, 3-4 satlik dilimler halinde 16-18 saat uyur.

Birbuçuk- iki aylık bebek ve uyku

Bebeğinizin uyuma ve beslenme zamanı ve süresi bu dönemde giderek daha düzenli bir hal almaktadır. İki beslenme arası zaman 3 saate hatta daha fazlasına uzar. İki aylık bebekler, doğum tartısı ve başka kimi faktörlere de bağlı olarak, gece uyku saatlerini de artırırlar.

İkinci ay artık bebeğinizi günlük aile düzeninize alıştırma zamanının da başlangıcıdır. Artık, geceleri yatmadan önce bebeğinizi uyandırıp son bir kez besleyebilir, sabahları onu uyandırarak güne sizin uygun gördüğünüz zamanda başlamasını sağlayabilirsiniz. Tabii ki bunu yaparken bebeğinizin de durumunu ve isteklerini gözönüne almalısınız. Şimdilik, en azından bebeğinizin buna hazır olduğunu bilin..

Bebeğinizin, huzursuzluk ve ağlama dönemleri de artık daha düzenlidir; genellikle günün sonundadır, ve huzursuzluğu kaka yapmayla sona erer. Bebeğiniz, emmeye ve uyumaya kendini hazırlamıştır.

Dört aylık bebek ve uyku

Bu dönemde uyku konusunda temel sorun bebeğinizin gece uyku düzenidir. Dört aylık bebek, bırakıldığı yerde uyumalı, ve uykusu ortalama 8 saat kesintisiz sürmelidir. Bebek için “kesintisiz uyku”nun anlamı, derin uykudan hafif/yüzeyel uykuya geçiş aşamalarını uyanmadan atlatmasıdır.

Hafif uykuya geçen bebek, ağlar, sesler çıkarır, yatakta döner, ama unutmayın, tüm bunlar olurken hala uyumaktadır, ve uyku içi bu geçiş aşamalarında kendi kendini sakinleştirerek/rahatlatarak derin uykuya geçmeyi öğrenmelidir.

Bebeğin uyumayı “öğrenmesi” konusunda ailelere önemli bir görev düşüyor; bebeklerin mutlak anne baba desteğine ihtiyaçları vardır, ama anne-babaların genellikle yaptıkları, bebeğin sesini duyar duymaz onu kucaklarına alıp, kendi kendilerine derin uykuya geçmelerine engel olmaktır. Bu tür yanlış yaklaşım, 3-4 saatte bir hafif uykuya geçen bebeğin her seferinde uyanma ve beslenmeye alışması ve bunu rutin uykunun bir parçası olarak algılamasıdır. Bu alışkanlık bir yerleşti mi, ilerleyen aylarda değiştirmek çok daha zordur.

Yedi aylık bebek ve uyku

Her ne kadar bebeğiniz 7. Aya kadar geceleri kesintisiz 8-12 saat uyumayı “öğrenmiş” de olsa, oturmak, sürünmek, emeklemek gibi bu dönemde kazandığı yeni yetenekler, geceye de taşınacak ve kimi sorunlar çıkaracaktır. Yeni durum, gece uyanmalarını kolaylaştıracak, tekrar uykuya dalmayı güçleştirecektir.

Benzer güçlükler, gündüz uykuları için de geçerlidir. Anne-babaya düşen, 4. Ayda yaptığımız önerileri tekrar uygulamaktır.

7 aylık bebek, kesintisiz gece uykusu yanında öğleden önce ve sonra birer kez olmak üzere toplam en az iki gündüz uykusu uyumalıdır. Uyumasa bile, bu saatleri yatakta kendi başına geçirmeyi öğrenmelidir. Buna sadece bebeğin değil, anne-babanın da ihtiyacı vardır.

Dokuz aylık bebek ve uyku

Dokuz aylık bebek, artık kendi kendine ayağa kalkabilir, geceleri de kalkacaktır, hem de siz onu uyuması için yatağına bırakıp odasından çıkar çıkmaz! Bu olay, belki on defa tekrarlanacaktır! Bu durumun üstesinden gelebilmek için “kararlı” olmalısınız. Tekrar tekrar ayağa kalkma ve ağlamalar üzerine onu yatağından alıp salona geçmeyin. Kesinlikle yataktan kalkmasına izin vermeyin, kararlılığınızı görsün, uyuması gerektiğini anlasın. Gece uyanmaları sırasında da aynı yöntemi uygulamalısınız.

Ultrason Nedir?

Ultrason nedir?

Ultrason görüntülemesi, organları, yumuşak dokuyu, ve kan akımını incelemek için yaygın olarak kullanılan ve maliyet etkinliği olan bir diagnostik görüntüleme yöntemidir. Hastanın cildine tutulan bir transdüserden vücuda gönderilen yüksek frekans ses dalgalarıyla çalışmaktadır. Bu transdüser dokudan ve kandan bir yankı olarak gönderilen ses dalgalarını da almaktadır. Bu yankılar ultrason makinesi tarafından, hastanın yanındaki bir monitörde görülebilen real-time görüntülere çevrilmektedir.

Görüntü kalitesini iyileştirmek için, transdüserin yerleştirildiği deriye zararsız, kokusuz, ve suda çözünen bir jel uygulanmaktadır. Bu serinlik ve nem hissi verebilir ama inceleme sonunda jel tamamiyle silinmektedir.

Ultrason incelemesi için, hastaların genellikle bir hastane yatağına veya inceleme masasına uzanmaları istenir. Prosedür boyunca, transdüserden hafif bir basınç ve titreşim hissetmek normaldir. Bu kesinlikle acısızdır. Oda ışıkları bazen parlamayı azaltmak ve ekranda görüntüleri daha iyi görebilmek için karartılmaktadır. Daha iyi görüntüler elde etmek için vücudun pozisyon değişiklikleri bazen gerekli olabilmektedir. Diagnostik ultrason, klinik olarak yaygın kullanıldığı yıllar boyunca güvenli olduğunu kanıtlamıştır ve herhangi bir şekilde onunla ilişkili hiçbir zararlı etki yoktur.

Renkli Doppler Ultrasonografi Nedir, Gebelerde Neden Yapılır?

Doppler ultrasonografide bebeğe olan (uterus damarları ve göbek kordonundan) ve bebekteki kan akımlarının incelenmesi ile bebekteki kan akım hızlarındaki azalma yani plasental yetmezlik saptanır. Halk arasında renkli ultrason olarak bilinen ultrason çeşidi budur ve amaç bebeği renkli olarak görüntülemek değil kalbin sistol (atım) ve diyastol (dolum) zamanlarında “kan akım hızlarını” incelemektir. Zaten buradaki renkler bilgisayar ortamında suni olarak oluşturulmuş renklerdir ve kan akımının proba yaklaşması veya probtan uzaklaşmasına göre mavi veya kırmızının çeşitli tonlarında olur. Renklendirilmiş kan akımlarını tespit etmek daha kolaydır ve tespit edilen kan akımları dalga şekilleri halinde grafiksel olarak dökümante edildiklerinde kan akım hızındaki değişiklikler görüntülenebilir ve birtakım spesifik oranlama yöntemleri ile subjektif olarak hesaplamalar ile akım hızındaki azalmalar belirlenebilir.

Doppler veya renkli doppler ultrasonografi özellikle gelişme geriliği başta olmak üzere yüksek riskli gebeliklerin takibinde olduça faydalıdır. Doppler daha çok yönlendirici bir testtir. Diğer fetal iyilik testleri ile birlikte gebelik yönetiminde yardımcıdır. Ancak, bazı durumlarda örneğin göbek kordon atardamarında “ters akım” olması bebeğin ciddi risk altında olduğunu gösterir ve acilen bebeğin doğurtulmasını gerektirir.

Doppler özelliği taşıyan ultrason cihazları geleneksel cihazlara göre son derece pahalı olduğundan her merkezde bulunmazlar ve bu nedenle çoğu zaman doppler incelemeleri gebeliği takip eden doktor dışında başka bir doktor tarafından yapılmaktadır.

4 Boyutlu ultrason 3 Boyutlu ultrason

Esas olarak 3 veya 4 boyutlu ultrasonografi klasik 2 boyutlu ultrasonografi kullanımını gereksiz kılacak ölçüde bir yöntem değildir. Ancak, klasik ultrasonografide saptanması güç olan veya deneyim isteyen bazı durumlarda avantaj sağlamaktadır. Özellikle bebeğin dış yapısının incelenmesinde avantajlıdır.

Örneğin, yarık damak ve dudak anomalilerinin saptanmasında, kol ve bacaklardaki bazı detay anomalilerin görülmesinde, nöral tüp defektlerinde 3 veya 4 boyutlu ultrasonografi daha detaylı bilgi verebilmekte ve incelemeyi kolaylaştırabilmektedir. Buna karşın 2 boyutlu ultrasonografi bebeğin iç organlarını değerlendirmede hala 3 boyutlu ultrasonografiden üstündür.

4 boyutlu ultrasonografinin belki hayati gibi görünmese de aslında en önemli avantajlarından biri, anne ve baba adaylarının doğmamış bebeklerinin gerçek görünümünü görmeleri ile normalde doğumdan sonra kurulması beklenen duygusal bağların daha önceden oluşmasıdır. Gerçektenden de bebeğini ekranda gören annenin duygusal bir patlamayla heyecandan ağladığına şahit olarak bunun doğruluğunu sık sık yaşıyoruz. Bebeklerini önceden gören anne adaylarının gebeliklerinin geri kalan kısmını daha rahat geçirdikleri de bazılarınca iddia edilmektedir.

Ultrasonda 4 boyutlu görüntü almak bazı koşulları gerektirir. Öncelikle incelemek istediğimiz kısmın önünde amniyon sıvısının yeterli olması gerekir. Bu nedenle, ara sıra bebeğin pozisyonundan ötürü istenen görüntü o an için alınmayabilir. Ancak, inceleme süresinin uzatılması veya nadiren olduğu gibi daha sonra tekrar yapılması ile fetusun pozisyonunun değişme şansı arttığından istenen görüntüler elde edilebilir.

Görüntüleri ister basılı olarak ister CD’ye kaydedilmiş olarak alabilirsiniz. Hatta, video formatında CD’ye kaydedip bunları daha sonra seyretmek ve yakınlarınıza seyrettirmek de mümkündür.